07-10-2012, 11:16
Bir önceki sayfada kullandığım "klasik" sözcüğünü "eski" anlamında kullandığımı belirterek devam ediyorum:
"Çağdaş devlet, örgütler örgütüdür" demiştik...
Bir zamanlar bu ülkede insanlara "Angara'ya giderlerdi"... Otogarlarda ya da tren istasyonlarında ya da kendine ait bineklerle yollara düşen yerel önderlere rastlardınız ve sorduğunuz zaman "Angara'ya gidiyorum" ya da "Angara'dan geliyorum" yanıtını alırdınız. Bu insanlar o kadar çok gelir giderlerdi ki, en sonunda "Ankara'ya" demeleri gereken yerde "Angara'ya" demeye başlamış olurlardı. Çünkü sorun çözmek için Ankara'da geçirdikleri zaman içerisinde dilleri Ankara şivesine boyun eğmiş olurdu... Bu önderler bazen bir köy muhtarı olduğu gibi, bazen "vilayetin" valisi, bazen "kazanın" kaymakamı ya da "ireis beyi" olabilirdi...
Bu insanlar Ankara'ya neden gider gelirlerdi?
Bazen Ankara'ya gidip de gelmeyen vekilleri nedeniyle gider gelirlerdi...
El etek kilitleyip bir türlü aşamadıkları bürokrasi canavarını aşmak için giderlerdi. Merkezi yönetim Ankara'yı başkent yapmıştı ve yerel yönetimlerin henüz kurumsallaşamadığı dönemlerde insanlar sorunu kaynağından çözmek adına Ankara'ya giderlerdi. Gidemeyenler ise benim gibi şiir yazardı:
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de buralara
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
yol uzak
hane viran
dersen eğer kemalım!
dilediğin yere çık
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
gör ki ne haldedir ey türk gençliğin
gör ki ne haldedir bursada dediklerin
gör ki ne haldedir bu yurdun efendisi
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de oralara
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
karadeniz derler bir kara derya
abanmış üstüne kozluda çocukların
kömür müdür yürek midir ocaklardaki
ağıt mıdır figan mıdır bacalardaki
zonguldak zonguldak vurur yüreğim
zonguldar dertlerim günde beş öğün
katarlanır albayraklı cenazelerim
kimi ağlar ekmek ekmek, ne bilem
kimi ağlar okul okul, ne bilsin
ne bilsin grizuyu grevi sendikayı, kemalım
ne bilsin yoksul yetim?
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de kömürlere
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
kimi kurşun sıkar kimi cop sallar
kan akar okulların kapılarında
defteri kan kitabı kan günaydını kan
böyle mi doğmuştu güneş samsundan?
ekmeksizler okul diye meleşir
bir kalemi yedi kardeş üleşir
ölen ölür ölmeyenler ağlaşır
bu muydu beklediğin kurtuluşundan?
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de okullara
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
pamukta tütünde neler dönüyor
demirden petrolden kimler vuruyor
millet ucun ucun akmış gidiyor
benim bu gidişe aklım ermiyor
vahdettin döküntüsü fetva veriyor
derdim çoktur hangisine yanayım?
hangi bir kurbana ağıt düzeyim
ne yöne gittik ki geldik bu yana
bu kuyudan hangi yöne bakayım?
kemalım kemalım tatlı kemalım
kılıcı belinde atlı kemalım!
sen hep böyle heykelde mi durursun
sen hep böyle nutukta mı durursun?
sen hep böyle samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de ırgat pazarlarına
hele bir de zindanlara
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
yazın gel güzün gel zemheride gel
zemheri soğuk dersen
kemalım
azıcık beride gel
gel de anlasınlar sen kimin kemalısın
ağanın mı beyin mi beyoğlunun mu
tacirin mi tefecinin mi kompradorun mu
yoksa benim gibi emekçinin mi
gel hele bir
gel hele bir
gel de anlasınlar sen kimin kemalısın!
gel de bir gör hele hallerimizi
kimler çalıp çırpar ellerimizi
yunuslu pir sultanlı dillerimizi!
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de her yere
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
çık ki her yer samsun olsun kemalım
çık ki her yer samsun olsun kemalım!
Şiirin şairi Hasan Hüseyin KORMAZGİL'i saygı ile anarak, burada da bir ara verelim...
"Çağdaş devlet, örgütler örgütüdür" demiştik...
Bir zamanlar bu ülkede insanlara "Angara'ya giderlerdi"... Otogarlarda ya da tren istasyonlarında ya da kendine ait bineklerle yollara düşen yerel önderlere rastlardınız ve sorduğunuz zaman "Angara'ya gidiyorum" ya da "Angara'dan geliyorum" yanıtını alırdınız. Bu insanlar o kadar çok gelir giderlerdi ki, en sonunda "Ankara'ya" demeleri gereken yerde "Angara'ya" demeye başlamış olurlardı. Çünkü sorun çözmek için Ankara'da geçirdikleri zaman içerisinde dilleri Ankara şivesine boyun eğmiş olurdu... Bu önderler bazen bir köy muhtarı olduğu gibi, bazen "vilayetin" valisi, bazen "kazanın" kaymakamı ya da "ireis beyi" olabilirdi...
Bu insanlar Ankara'ya neden gider gelirlerdi?
Bazen Ankara'ya gidip de gelmeyen vekilleri nedeniyle gider gelirlerdi...
El etek kilitleyip bir türlü aşamadıkları bürokrasi canavarını aşmak için giderlerdi. Merkezi yönetim Ankara'yı başkent yapmıştı ve yerel yönetimlerin henüz kurumsallaşamadığı dönemlerde insanlar sorunu kaynağından çözmek adına Ankara'ya giderlerdi. Gidemeyenler ise benim gibi şiir yazardı:
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de buralara
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
yol uzak
hane viran
dersen eğer kemalım!
dilediğin yere çık
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
gör ki ne haldedir ey türk gençliğin
gör ki ne haldedir bursada dediklerin
gör ki ne haldedir bu yurdun efendisi
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de oralara
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
karadeniz derler bir kara derya
abanmış üstüne kozluda çocukların
kömür müdür yürek midir ocaklardaki
ağıt mıdır figan mıdır bacalardaki
zonguldak zonguldak vurur yüreğim
zonguldar dertlerim günde beş öğün
katarlanır albayraklı cenazelerim
kimi ağlar ekmek ekmek, ne bilem
kimi ağlar okul okul, ne bilsin
ne bilsin grizuyu grevi sendikayı, kemalım
ne bilsin yoksul yetim?
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de kömürlere
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
kimi kurşun sıkar kimi cop sallar
kan akar okulların kapılarında
defteri kan kitabı kan günaydını kan
böyle mi doğmuştu güneş samsundan?
ekmeksizler okul diye meleşir
bir kalemi yedi kardeş üleşir
ölen ölür ölmeyenler ağlaşır
bu muydu beklediğin kurtuluşundan?
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de okullara
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
pamukta tütünde neler dönüyor
demirden petrolden kimler vuruyor
millet ucun ucun akmış gidiyor
benim bu gidişe aklım ermiyor
vahdettin döküntüsü fetva veriyor
derdim çoktur hangisine yanayım?
hangi bir kurbana ağıt düzeyim
ne yöne gittik ki geldik bu yana
bu kuyudan hangi yöne bakayım?
kemalım kemalım tatlı kemalım
kılıcı belinde atlı kemalım!
sen hep böyle heykelde mi durursun
sen hep böyle nutukta mı durursun?
sen hep böyle samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de ırgat pazarlarına
hele bir de zindanlara
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
yazın gel güzün gel zemheride gel
zemheri soğuk dersen
kemalım
azıcık beride gel
gel de anlasınlar sen kimin kemalısın
ağanın mı beyin mi beyoğlunun mu
tacirin mi tefecinin mi kompradorun mu
yoksa benim gibi emekçinin mi
gel hele bir
gel hele bir
gel de anlasınlar sen kimin kemalısın!
gel de bir gör hele hallerimizi
kimler çalıp çırpar ellerimizi
yunuslu pir sultanlı dillerimizi!
sen hep samsuna mı çıkarsın ay oğul ay kemalım
hele bir de her yere
çık hele bir
çık hele bir
kemalım!
çık ki her yer samsun olsun kemalım
çık ki her yer samsun olsun kemalım!
Şiirin şairi Hasan Hüseyin KORMAZGİL'i saygı ile anarak, burada da bir ara verelim...