19-12-2012, 13:50
Önemli bir sorun aslında bu ve çözümdeki yetersizliğe iyi işaret etmişsiniz.
1) Cep telefonunun kapalı olması çözüm değildir.
2) Çözüm turnuva alanının ne olduğunun tanımlanmasıdır.
a) Turnuva alanı sadece sporculara mahsus olmalıdır. Seyirci alınmamalıdır. Seyirci için ya ayrı yer (kapalı spor salonlarında olduğu gibi) tahsis edilmeli veya seyirci içeri hiç sokulmamalıdır. Bunun ortası yoktur.
Yüzme yarışlarında seyirci kulvarlara giremez, 110 metre engellide, tartan pistin yanında duramaz. Futbol sahasına gireni, polis götürür.
Her sporda sporcu ile seyirci arasındaki iletişim kesin sınırlar ile kesilir. Bu oyuna saygının de gereğidir. Kaldı ki satranç diğer sporlardan farklı özelliklere sahiptir. Sözlü basit bir iletişim, bu sporda ciddi bir kötüye kullanma hali doğurabilir.
b) Turnuva alanına sporcu için zorunlu sportif eşya dışında aparat girmesi engellenmelidir. Ki içinde yazılım olan bir telefon aslında dopingtir.
Bir yüzücü çantasında performans arttırıcı ilaç ile dolaşamazsa, satranç oyuncusu da cep telefonu ile (açık veya kapalı) oyun sahasına girememelidir.
c) Turnuva alanı oyuncu için oyun süresince kutsal sayılmalıdır. Bu alana hakem dışında kimse girmemelidir. Maçı biten oyuncu derhal alanı terk etmelidir ve bunu hakem bizzat sağlamalıdır. Keza tuvaletler de oyun alanı içinde sayılmalıdır. Oyuncu ve seyirci tuvaletleri ayrı olmalıdır.
Kısacası yukarıda yazdığım gibi oyuncu seyirci ile temas edememelidir.
Tuvaletlerin oyun sahası içinde kabul edilmesi çok önemlidir. Veli, antrenör veya seyirci, oyuncu ile asla aynı mekanı kullanmamalıdır.
d) Hekim, avukat, savcı, polis, bürokrat gibi özel mesleki durumları nedeniyle cep telefonlarını açık tutması gereken kişiler olabilir. Bu kişiler turnuva öncesinde telefonlarını sessize alınmış şekilde hakeme teslim etmeli, maçı bitip de oyun sahasından ayrılacağı anda (oyun sahası ile alakası kesilmek şartıyla) telefonunu almalıdır.
e) Cep telefonum olmadan yaşayamam diyen teenagerlar veya bağımlılar satranç oyununun kutsiyeti ve ciddiyeti ile lagarlık arasında tercih yapmalıdır. Başka hiçbir spor dalında hiçbir sporcu hem tramplenden atlarım hem telefonla oynarım diyemiyor. Bu oyunda, saygınlığını ön plana almak zorundayız.
f) Hamle sırası kendinde olan oyuncu ancak hakem izni ile masadan kalkar. Keza hamle sırası rakipte olsa bile ancak hakem izni ile turnuva sahası dışına çıkabilir.
Hakemler bu kuralı takip edemiyorlar. Birçok oyuncu hakeme sormadan hamle kendisindeyken masadan kalkıyor, İstanbul Festivalinde de geçmiş yıllarda görüldüğü gibi bahçede (oyun sahası dışında) topluca sohbet edebiliyorlar.
Bu konuda ciddi bir hakem denetimine ve kararlığa ihtiyaç var.
g) Cezalar çok sert ve caydırıcı olmalıdır. Hamle aldığı tespit edilen kişi gerekirse 2-3 yıl sportif mücadelen men edilmeli, tekrarında ceza ciddi ölçüde arttırılmalıdır. Dopingle mücadele yöntemi bire bir uygulanmalıdır. Bu tür oyuncular teşhir edilmelidir.
Hamle aldığı tespit edilemeyen ama yazılımla oyun sahasına girdiği tespit edilen kişi de daha hafif bir cezaya tabi tutulmalıdır.
Ciddi bir ceza kararlılığı olmadığı sürece, bu konunun kötüye kullanımı artacaktır zira elektronik eşyalar küçülmekte ve kullanım kolaylaşmaktadır.
Bu yazıyı yazarken paranoyak olduğunuzu asla düşünmeyin. Dünyanın en büyük spor idollerinden Lance Armstrong'un neredeyse 30 yıldır dünyayı, sponsorlarını ve daha beteri kanser hastalarını kandırıp dolandırdığı ispatlandı. Bunun içinde tehditten, çeteleşmeye kadar ciddi (ispatlanmış) iddialar var.
Satrançta da hamle aktarma işini ciddi yapan, bunu uluslararası turnuvalarda bir organize iş haline getiren ülkeler var, bırakın kişileri.
Satrançta hamle transferi (doping) en ciddi konulardan biri ve gerçek.
Bu meyanda son zamanlarda notasyon kağıdı, satranç saati ve benzeri konularda yazılan yazıları ilgiyle ve severek okuyorum. Özellikle Sabri Koçak'ın yazıların hayranlıkla ve bilgi edinerek okumaktan zevk alıyorum.
Bana göre satranç toplumunun gerçek konuları bunlar.
Falanca İl temsilcisinin kayınçosunun bilmemnereye atanması gibi kıvır zıvır bürokratları ilgilendiren konulardan ve seçim dönemindeki suni tartışmalardan sonra, basit bir saat yerleşimi konusunun bile ne kadar ciddi bir şey olduğunu hatırlamak iyi oldu.
Bu, kapalı mekanda oksijen teneffüs etmek gibi birşey.
1) Cep telefonunun kapalı olması çözüm değildir.
2) Çözüm turnuva alanının ne olduğunun tanımlanmasıdır.
a) Turnuva alanı sadece sporculara mahsus olmalıdır. Seyirci alınmamalıdır. Seyirci için ya ayrı yer (kapalı spor salonlarında olduğu gibi) tahsis edilmeli veya seyirci içeri hiç sokulmamalıdır. Bunun ortası yoktur.
Yüzme yarışlarında seyirci kulvarlara giremez, 110 metre engellide, tartan pistin yanında duramaz. Futbol sahasına gireni, polis götürür.
Her sporda sporcu ile seyirci arasındaki iletişim kesin sınırlar ile kesilir. Bu oyuna saygının de gereğidir. Kaldı ki satranç diğer sporlardan farklı özelliklere sahiptir. Sözlü basit bir iletişim, bu sporda ciddi bir kötüye kullanma hali doğurabilir.
b) Turnuva alanına sporcu için zorunlu sportif eşya dışında aparat girmesi engellenmelidir. Ki içinde yazılım olan bir telefon aslında dopingtir.
Bir yüzücü çantasında performans arttırıcı ilaç ile dolaşamazsa, satranç oyuncusu da cep telefonu ile (açık veya kapalı) oyun sahasına girememelidir.
c) Turnuva alanı oyuncu için oyun süresince kutsal sayılmalıdır. Bu alana hakem dışında kimse girmemelidir. Maçı biten oyuncu derhal alanı terk etmelidir ve bunu hakem bizzat sağlamalıdır. Keza tuvaletler de oyun alanı içinde sayılmalıdır. Oyuncu ve seyirci tuvaletleri ayrı olmalıdır.
Kısacası yukarıda yazdığım gibi oyuncu seyirci ile temas edememelidir.
Tuvaletlerin oyun sahası içinde kabul edilmesi çok önemlidir. Veli, antrenör veya seyirci, oyuncu ile asla aynı mekanı kullanmamalıdır.
d) Hekim, avukat, savcı, polis, bürokrat gibi özel mesleki durumları nedeniyle cep telefonlarını açık tutması gereken kişiler olabilir. Bu kişiler turnuva öncesinde telefonlarını sessize alınmış şekilde hakeme teslim etmeli, maçı bitip de oyun sahasından ayrılacağı anda (oyun sahası ile alakası kesilmek şartıyla) telefonunu almalıdır.
e) Cep telefonum olmadan yaşayamam diyen teenagerlar veya bağımlılar satranç oyununun kutsiyeti ve ciddiyeti ile lagarlık arasında tercih yapmalıdır. Başka hiçbir spor dalında hiçbir sporcu hem tramplenden atlarım hem telefonla oynarım diyemiyor. Bu oyunda, saygınlığını ön plana almak zorundayız.
f) Hamle sırası kendinde olan oyuncu ancak hakem izni ile masadan kalkar. Keza hamle sırası rakipte olsa bile ancak hakem izni ile turnuva sahası dışına çıkabilir.
Hakemler bu kuralı takip edemiyorlar. Birçok oyuncu hakeme sormadan hamle kendisindeyken masadan kalkıyor, İstanbul Festivalinde de geçmiş yıllarda görüldüğü gibi bahçede (oyun sahası dışında) topluca sohbet edebiliyorlar.
Bu konuda ciddi bir hakem denetimine ve kararlığa ihtiyaç var.
g) Cezalar çok sert ve caydırıcı olmalıdır. Hamle aldığı tespit edilen kişi gerekirse 2-3 yıl sportif mücadelen men edilmeli, tekrarında ceza ciddi ölçüde arttırılmalıdır. Dopingle mücadele yöntemi bire bir uygulanmalıdır. Bu tür oyuncular teşhir edilmelidir.
Hamle aldığı tespit edilemeyen ama yazılımla oyun sahasına girdiği tespit edilen kişi de daha hafif bir cezaya tabi tutulmalıdır.
Ciddi bir ceza kararlılığı olmadığı sürece, bu konunun kötüye kullanımı artacaktır zira elektronik eşyalar küçülmekte ve kullanım kolaylaşmaktadır.
Bu yazıyı yazarken paranoyak olduğunuzu asla düşünmeyin. Dünyanın en büyük spor idollerinden Lance Armstrong'un neredeyse 30 yıldır dünyayı, sponsorlarını ve daha beteri kanser hastalarını kandırıp dolandırdığı ispatlandı. Bunun içinde tehditten, çeteleşmeye kadar ciddi (ispatlanmış) iddialar var.
Satrançta da hamle aktarma işini ciddi yapan, bunu uluslararası turnuvalarda bir organize iş haline getiren ülkeler var, bırakın kişileri.
Satrançta hamle transferi (doping) en ciddi konulardan biri ve gerçek.
Bu meyanda son zamanlarda notasyon kağıdı, satranç saati ve benzeri konularda yazılan yazıları ilgiyle ve severek okuyorum. Özellikle Sabri Koçak'ın yazıların hayranlıkla ve bilgi edinerek okumaktan zevk alıyorum.
Bana göre satranç toplumunun gerçek konuları bunlar.
Falanca İl temsilcisinin kayınçosunun bilmemnereye atanması gibi kıvır zıvır bürokratları ilgilendiren konulardan ve seçim dönemindeki suni tartışmalardan sonra, basit bir saat yerleşimi konusunun bile ne kadar ciddi bir şey olduğunu hatırlamak iyi oldu.
Bu, kapalı mekanda oksijen teneffüs etmek gibi birşey.