26-12-2013, 18:15
İPEK BÖCEĞİ VE İPEK
Dünyada binlerce tür canlı vardır. Her birinin ayrı ayrı özelliği ve beslenme şekli vardır.
Pek azının yiyeceği, onların ayağına gelir. Bunların biri örümcek, biri de ipek böceğidir. Başka, yiyeceği ayağına gelen böcek veya hayvan hatırlamıyorum.
Örümcek önce ipek gibi bir salgı salar. Ağını örer. Sonra da bu ağa yakalanan böcek ve sinekleri yiyerek beslenir.
İpek böceği ise, önce hazır beslenir. Yiyeceği ayağına gelir. Öldükten sonra da ipek verir.
Nasıl mı? İşte sevimli ve değerli böceğin hikayesi.
İpek böceği yalnızca dut yaprağı yer. Başka bir şey yemez. O sebepten ipek böcekçiliği yapacak olanlar yapraklar uyanmadan belirli bir süre önce, geçen yıllardan saklanan ipek böceği yumurtasından bir miktarını, önce bir bez parçasına, sonra da yün veya pamuk içine sararak, devamlı normal sıcaklıkta kalacak bir yerde saklarlar.
Bu yer sobanın veya soba borusunun yanı, yada bir ninenin elbiselerinin arası olabilir. Orada duran yumurtaların on-on bir gün kadar sonra, çıkısı açılır. Bir tabak içerisine konur. Böceklerin çıkma zamanı gelmiştir. Çıkması beklenir. Yavaş yavaş küçücük böcekler çıkmaya başlar. Bir iki gün içinde yumurtadan böcek çıkma işi tamamlanır.
Artık onların beslenme zamanı başlar. Dut yaprakları da kendilerini göstermişler ve küçücüklerdir. Yapraklar toplanır. Böceklere ikram edilir. Böcekler ikramı geri çevirmezler. Yapraklarla beraber böcekler de büyür. Büyüme devam ettikçe böceklerin yaşadıkları yerler dar gelir. Bunlar ayrı ayrı kaplara alınır. Çok küçük ve nazik olan böceklere el ile dokunulmaz.
Taşıma ve seyreltme işi yapraklarla beraber olur. Yeni yaprak verince yaprağa hücum eden böcekler, yapraklarla beraber, başka kaplara alınır. Bu iş için evde bulunan çeşitli elekler, küçük kasalar vb eşyalar kullanılır. Eşyaların alt kısmına temiz ve kuru bezler konur. Böcekler taşınır. Bu ara eski kapları da güzelce temizlenir. Kullanılan bez ise temiz bezle değiştirilir.
Böceklerin beslenme işlemi otuz- otuz beş gün devam eder. Üç haftalık olunca, yaprak verince, sessiz bir ortamda dinlediğinizde şıpır şıpır, o kadar güzel bir ses çıkarırlar ki sormayın.
Belirli bir süre sonra bazı günler yaprakları yemezler, bir gün önce yedikleriyle idare ederler. Artık belirli bir devrenin sonu gelmektedir. Böceklerin beslenme dönemi sona erecek başkalaşım meydana gelecektir.
Bu zamanda temiz odalara, temiz bazı kuru otlar ve çalılar bırakılır. Böcekler, küçük çocuk parmağı büyüklüğüne ulaşmışlardır. Otlara ve çalılara dağılırlar. Orada kendilerine bir yer seçerler. Koza yaparlar. İpek böceği kozası, kabuklu, tarladan kazılmış fıstığa çok benzer. Ancak rengi bembeyazdır.
Kendileri de koza içerisinde kalır. Kozalardan dolayı, çalılar, bembeyaz olur.
Birkaç gün sonra kozalar toplanır. İçlerinden büyükleri, güzellerinin bir kısmı tohumluk olarak ayrılır. Bunlar temiz bir bez üzerinde ayrıca bırakılır. Bu kozalarda birkaç gün ipek böceği , başkalaşım geçirir, kelebekler olarak çıkar. Kelebekler tüm diğer kelebeklerde olduğu gibi başkalaşım sonucu meydana gelir. Beslenmezler.
Kelebekler de birkaç gün içinde kozaların üzerine incir çekirdeği büyüklüğünde, beyaz renkte, yumurta bırakırlar. Ömürlerini ve görevlerini tamamlarlar.
İpek böceğinin yumurtası terzi yüksüğü ile ölçülür. Bir aile bir, bir buçuk veya en çok iki yüzük dolusu yumurta ile işe başlardı. Bir yüzüklük böcek için kozalama zamanı ortalama on - on beş metrekare temiz ve boş ada gerekir. Çok olursa, yaprak bulma, toplama, oda ayarlama da ayrı bir konu olurdu.
Diğerli ve çok olan kozaların özel bakımı ve koruması olurdu. Kozalardaki böceklerden kelebek çıkarsa o kozalar işe yaramaz. Kozalardaki böceklerin imha edilmesi gerekir.
Bu iş için ya kozalar gündüz devamlı güneşte bırakılacak. İçindeki böcekler ölecek. Ya da buhar kazanı içerinde sıcaktan böceklerin hayatına son verilecek.
Sıra kozadan ipeği almakta.
Bu işte ayrı bir özen, itina ve ustalık ister. Belirli kişileri ve ustaları vardı. İçindeki böcekleri ölen kozalar, içlerinde kaynar su olan büyük leğenlere atılır. Birazcık kaynatılır. Kaynatılan suda örümcek ağını andıran şekilde ipekler meydana çıkar. İpekler, usta tarafından, bir ucundan usulca tutulur ve saç teli kalınlığında incecik ip şeklinde, bir bez veya sini üzerine sağılır. Ara ara siniler değiştirilir. İpek kuruyunca yumak yapılır sonra da oya veya diğer önemli işlerde kullanılır.
Bir efsaneye göre, ipek böceği tohumu Hindistan?dan baston ile, bir bastonun yarıklarına doldurulmuş olarak, kaçak getirilmiş. Yolda eşkıyalar yol kesmiş. Yolcuları soymuşlar. Baston sahibi ?Bari bastonumu verin ona dayanayım? diyerek bastonu ve ipek böceği tohumunu kurtarmış.
Güzel, zevkli, eğlenceli ve kazançlı olan ipek ve ipek böcekçiliği yavaş yavaş tarih oldu.
Adil Yüksel, Emekli Öğretmen, Korkuteli İlçesi Satranç Temsilcisi
İlk Yayın: (C) Antalya Chess Express 50, Aralık 2012, s. 2401-2402
Düzenleme/Yayına Hazırlama/Redaksiyon: Harun Taner
Dünyada binlerce tür canlı vardır. Her birinin ayrı ayrı özelliği ve beslenme şekli vardır.
Pek azının yiyeceği, onların ayağına gelir. Bunların biri örümcek, biri de ipek böceğidir. Başka, yiyeceği ayağına gelen böcek veya hayvan hatırlamıyorum.
Örümcek önce ipek gibi bir salgı salar. Ağını örer. Sonra da bu ağa yakalanan böcek ve sinekleri yiyerek beslenir.
İpek böceği ise, önce hazır beslenir. Yiyeceği ayağına gelir. Öldükten sonra da ipek verir.
Nasıl mı? İşte sevimli ve değerli böceğin hikayesi.
İpek böceği yalnızca dut yaprağı yer. Başka bir şey yemez. O sebepten ipek böcekçiliği yapacak olanlar yapraklar uyanmadan belirli bir süre önce, geçen yıllardan saklanan ipek böceği yumurtasından bir miktarını, önce bir bez parçasına, sonra da yün veya pamuk içine sararak, devamlı normal sıcaklıkta kalacak bir yerde saklarlar.
Bu yer sobanın veya soba borusunun yanı, yada bir ninenin elbiselerinin arası olabilir. Orada duran yumurtaların on-on bir gün kadar sonra, çıkısı açılır. Bir tabak içerisine konur. Böceklerin çıkma zamanı gelmiştir. Çıkması beklenir. Yavaş yavaş küçücük böcekler çıkmaya başlar. Bir iki gün içinde yumurtadan böcek çıkma işi tamamlanır.
Artık onların beslenme zamanı başlar. Dut yaprakları da kendilerini göstermişler ve küçücüklerdir. Yapraklar toplanır. Böceklere ikram edilir. Böcekler ikramı geri çevirmezler. Yapraklarla beraber böcekler de büyür. Büyüme devam ettikçe böceklerin yaşadıkları yerler dar gelir. Bunlar ayrı ayrı kaplara alınır. Çok küçük ve nazik olan böceklere el ile dokunulmaz.
Taşıma ve seyreltme işi yapraklarla beraber olur. Yeni yaprak verince yaprağa hücum eden böcekler, yapraklarla beraber, başka kaplara alınır. Bu iş için evde bulunan çeşitli elekler, küçük kasalar vb eşyalar kullanılır. Eşyaların alt kısmına temiz ve kuru bezler konur. Böcekler taşınır. Bu ara eski kapları da güzelce temizlenir. Kullanılan bez ise temiz bezle değiştirilir.
Böceklerin beslenme işlemi otuz- otuz beş gün devam eder. Üç haftalık olunca, yaprak verince, sessiz bir ortamda dinlediğinizde şıpır şıpır, o kadar güzel bir ses çıkarırlar ki sormayın.
Belirli bir süre sonra bazı günler yaprakları yemezler, bir gün önce yedikleriyle idare ederler. Artık belirli bir devrenin sonu gelmektedir. Böceklerin beslenme dönemi sona erecek başkalaşım meydana gelecektir.
Bu zamanda temiz odalara, temiz bazı kuru otlar ve çalılar bırakılır. Böcekler, küçük çocuk parmağı büyüklüğüne ulaşmışlardır. Otlara ve çalılara dağılırlar. Orada kendilerine bir yer seçerler. Koza yaparlar. İpek böceği kozası, kabuklu, tarladan kazılmış fıstığa çok benzer. Ancak rengi bembeyazdır.
Kendileri de koza içerisinde kalır. Kozalardan dolayı, çalılar, bembeyaz olur.
Birkaç gün sonra kozalar toplanır. İçlerinden büyükleri, güzellerinin bir kısmı tohumluk olarak ayrılır. Bunlar temiz bir bez üzerinde ayrıca bırakılır. Bu kozalarda birkaç gün ipek böceği , başkalaşım geçirir, kelebekler olarak çıkar. Kelebekler tüm diğer kelebeklerde olduğu gibi başkalaşım sonucu meydana gelir. Beslenmezler.
Kelebekler de birkaç gün içinde kozaların üzerine incir çekirdeği büyüklüğünde, beyaz renkte, yumurta bırakırlar. Ömürlerini ve görevlerini tamamlarlar.
İpek böceğinin yumurtası terzi yüksüğü ile ölçülür. Bir aile bir, bir buçuk veya en çok iki yüzük dolusu yumurta ile işe başlardı. Bir yüzüklük böcek için kozalama zamanı ortalama on - on beş metrekare temiz ve boş ada gerekir. Çok olursa, yaprak bulma, toplama, oda ayarlama da ayrı bir konu olurdu.
Diğerli ve çok olan kozaların özel bakımı ve koruması olurdu. Kozalardaki böceklerden kelebek çıkarsa o kozalar işe yaramaz. Kozalardaki böceklerin imha edilmesi gerekir.
Bu iş için ya kozalar gündüz devamlı güneşte bırakılacak. İçindeki böcekler ölecek. Ya da buhar kazanı içerinde sıcaktan böceklerin hayatına son verilecek.
Sıra kozadan ipeği almakta.
Bu işte ayrı bir özen, itina ve ustalık ister. Belirli kişileri ve ustaları vardı. İçindeki böcekleri ölen kozalar, içlerinde kaynar su olan büyük leğenlere atılır. Birazcık kaynatılır. Kaynatılan suda örümcek ağını andıran şekilde ipekler meydana çıkar. İpekler, usta tarafından, bir ucundan usulca tutulur ve saç teli kalınlığında incecik ip şeklinde, bir bez veya sini üzerine sağılır. Ara ara siniler değiştirilir. İpek kuruyunca yumak yapılır sonra da oya veya diğer önemli işlerde kullanılır.
Bir efsaneye göre, ipek böceği tohumu Hindistan?dan baston ile, bir bastonun yarıklarına doldurulmuş olarak, kaçak getirilmiş. Yolda eşkıyalar yol kesmiş. Yolcuları soymuşlar. Baston sahibi ?Bari bastonumu verin ona dayanayım? diyerek bastonu ve ipek böceği tohumunu kurtarmış.
Güzel, zevkli, eğlenceli ve kazançlı olan ipek ve ipek böcekçiliği yavaş yavaş tarih oldu.
Adil Yüksel, Emekli Öğretmen, Korkuteli İlçesi Satranç Temsilcisi
İlk Yayın: (C) Antalya Chess Express 50, Aralık 2012, s. 2401-2402
Düzenleme/Yayına Hazırlama/Redaksiyon: Harun Taner