27-11-2015, 21:14
Bu farklı bir öneri.
Aynen sokakta satranç oynamak önerisi gibi.
Sokakta satranç güzel bir uygulamadır. Devam etmesini dilerim. Farkındalık yaratma çabasıdır. Bilinmeyeni insanlara göstermektir. Sokaktaki insana “Ben de varım. Bak ve gör. Satrancın farkına var.” demektir. Birşeyin gelişmesi isteniyorsa ilk önce insan farketmelidir onu. Bilinmez, görünmez, duyulmaz olanı ortaya çıkartıp farkettirmektir sokakta satranç.
Hayır, hayır. Yüzlerce, binlerce turnuva farkettiremez satrancı insanlara. Kapalı kutudur salonlardaki turnuvalar satranca dışarıdan bakanlar için. Yanıp söner. Bir zaman birinin beyninde ve evinde, başka bir zaman başka birinin beyninde ve evinde yanıp söner. Biter kısa sürede, tükenir. Turnuvalar mum ışıkları gibidir satranca dışarıdan bakanlar için.
Simultane farklı bir öneri.
Hep TSF’den bekliyoruz ya adımları, gelişmeyi, geliştirmeyi… bencilce.
“Haydi satranççı biraz da sen çık ortaya. Göster satrancı etrafa.” demektir bu.
Seçtiğim sözcükleri yanlış seçmiş olabilirim, düşüncelerimi tam aksettirmeyebilir. Satrançla içiçe olmuş ustalarımıza saygım ve sevgim bitmemecesine gönlümdedir. Nice ustalarımızın nice fedakarlıklara katlanarak nice yeni ustalar yetiştirme yolunda olduklarını biliyorum. Sözlerim onlar tarafından yanlış anlaşılmaz ümit ederim.
Simultane farklı bir öneri.
Yıllarca hemcinsleriyle ve yaşıtlarıyla oynamış fakat içine bir köz düşememiş satranççıların gönlüne akkor düşmesi gibi eline bir ustanın değmesidir bu.
“Arkadaşım, ailem, öğretmenim ne derse desin. Ben satrancı onlar söylediği için değil, kendim için oynuyorum çünkü satrancı seviyorum.” dedirtecek bir adımdır bu.
Çocuklarını yeniliyor diyerek azarlayan ve onları satranca küstüren ailelerin, yaşıtlarını yenmesi için çocuklarını canhıraş bir şekilde hazırlayan ailelerin stresten uzak olarak satrançla yeniden ve güçlü bir şekilde tanışmalarıdır bu.
Satrancın bilgi, tecrübe, hafıza, çalışma, sabır, vb. gerektirdiğinin ve bu özelliklerin kişiye neler kazandırdığının ayan beyan satranççılara ve ailelerine ispatlanmasıdır bu.
“Sende çok büyüttün bre Feti. Aslı astarı bi simultane işte. N’olacak yani. Birkaç saat salonda veya sokakta, taraçada veya meydanda oynanıp bitecek, geçip gidecek çoklu oyun işte. Ne beklenir bundan.”
Yaa, öyle mi ?!
O zamana kadar hiçbir ustayla oynamamış ve oynama ihtimali çok düşük olan satranç oynamaya hevesli çocuğa göre, satrancını geliştirmek isteyen delikanlıya ve hatta yetişkine göre “Usta elimi sıktı, benimle tokalaştı, kendisine karşı hamle yapmama müsaade etti, bana gülümsedi, benimle konuştu, bana değer verdi.” demektir bu.
12-13 yaşlarındayken okulumda bana ve arkadaşlarıma karşı simultane oynayan sevgili Ercan Alpagut’u ve o zamanlar İstanbul Taksim’deki İstanbul Satranç Derneği’nde benimle satranç oynama cömertliğini gösteren sevgili Nevzat Süer’i minnetle ve şükranla anıyorum. Onların elleri benim elime değmeseydi, bana karşı hamle yapmasalardı, içime düşen köz kısa sürede söner, 30 yıl mecburi sebeplerle ara verdikten sonra ilk günkü heyecan ve sevgiyle satranca tekrar geri dönemezdim.
Simultaneye karşı çıkanlara karşı yorumumu daha sonra yazacağım. Bekleyiniz.
Aynen sokakta satranç oynamak önerisi gibi.
Sokakta satranç güzel bir uygulamadır. Devam etmesini dilerim. Farkındalık yaratma çabasıdır. Bilinmeyeni insanlara göstermektir. Sokaktaki insana “Ben de varım. Bak ve gör. Satrancın farkına var.” demektir. Birşeyin gelişmesi isteniyorsa ilk önce insan farketmelidir onu. Bilinmez, görünmez, duyulmaz olanı ortaya çıkartıp farkettirmektir sokakta satranç.
Hayır, hayır. Yüzlerce, binlerce turnuva farkettiremez satrancı insanlara. Kapalı kutudur salonlardaki turnuvalar satranca dışarıdan bakanlar için. Yanıp söner. Bir zaman birinin beyninde ve evinde, başka bir zaman başka birinin beyninde ve evinde yanıp söner. Biter kısa sürede, tükenir. Turnuvalar mum ışıkları gibidir satranca dışarıdan bakanlar için.
Simultane farklı bir öneri.
Hep TSF’den bekliyoruz ya adımları, gelişmeyi, geliştirmeyi… bencilce.
“Haydi satranççı biraz da sen çık ortaya. Göster satrancı etrafa.” demektir bu.
Seçtiğim sözcükleri yanlış seçmiş olabilirim, düşüncelerimi tam aksettirmeyebilir. Satrançla içiçe olmuş ustalarımıza saygım ve sevgim bitmemecesine gönlümdedir. Nice ustalarımızın nice fedakarlıklara katlanarak nice yeni ustalar yetiştirme yolunda olduklarını biliyorum. Sözlerim onlar tarafından yanlış anlaşılmaz ümit ederim.
Simultane farklı bir öneri.
Yıllarca hemcinsleriyle ve yaşıtlarıyla oynamış fakat içine bir köz düşememiş satranççıların gönlüne akkor düşmesi gibi eline bir ustanın değmesidir bu.
“Arkadaşım, ailem, öğretmenim ne derse desin. Ben satrancı onlar söylediği için değil, kendim için oynuyorum çünkü satrancı seviyorum.” dedirtecek bir adımdır bu.
Çocuklarını yeniliyor diyerek azarlayan ve onları satranca küstüren ailelerin, yaşıtlarını yenmesi için çocuklarını canhıraş bir şekilde hazırlayan ailelerin stresten uzak olarak satrançla yeniden ve güçlü bir şekilde tanışmalarıdır bu.
Satrancın bilgi, tecrübe, hafıza, çalışma, sabır, vb. gerektirdiğinin ve bu özelliklerin kişiye neler kazandırdığının ayan beyan satranççılara ve ailelerine ispatlanmasıdır bu.
“Sende çok büyüttün bre Feti. Aslı astarı bi simultane işte. N’olacak yani. Birkaç saat salonda veya sokakta, taraçada veya meydanda oynanıp bitecek, geçip gidecek çoklu oyun işte. Ne beklenir bundan.”
Yaa, öyle mi ?!
O zamana kadar hiçbir ustayla oynamamış ve oynama ihtimali çok düşük olan satranç oynamaya hevesli çocuğa göre, satrancını geliştirmek isteyen delikanlıya ve hatta yetişkine göre “Usta elimi sıktı, benimle tokalaştı, kendisine karşı hamle yapmama müsaade etti, bana gülümsedi, benimle konuştu, bana değer verdi.” demektir bu.
12-13 yaşlarındayken okulumda bana ve arkadaşlarıma karşı simultane oynayan sevgili Ercan Alpagut’u ve o zamanlar İstanbul Taksim’deki İstanbul Satranç Derneği’nde benimle satranç oynama cömertliğini gösteren sevgili Nevzat Süer’i minnetle ve şükranla anıyorum. Onların elleri benim elime değmeseydi, bana karşı hamle yapmasalardı, içime düşen köz kısa sürede söner, 30 yıl mecburi sebeplerle ara verdikten sonra ilk günkü heyecan ve sevgiyle satranca tekrar geri dönemezdim.
Simultaneye karşı çıkanlara karşı yorumumu daha sonra yazacağım. Bekleyiniz.