Felsefe Dizini (B)
#3
öz'ün dış görünümleri, yada, daha tam olarak, şeylerin duyum yoluyla doğrudan algılanan bazı özellikleri. Beliriş'te sübjektif faktör, onun şeylerin özünün sadık olmıyan, çarpık ifadesini vermesi olgusunda yatar (suya daldırılan bir çubuğun kınkmış, gibi görünmesi, v.s.) Fakat, Benzeyiş'i tamamen sübjektif olarak almak yanlıştır-, çünkü, daima şu yada bu biçimde bir görünümü olduğu objektif realiteye bağlıdır. Realiteyi yansıtan sübjektif faktörün kendisi de, çoğu kere objektif faktör tarafından belirlenir. Bilgi'-nin görevi, Benzeyişi realiteye indir-gelmek, realitenin Benzeyiş'te nasıl tezahür ettiğini açıklamaktır (bak. Öz ve Görünüş).
BENZEMEZ,
eşit olmıyan, benzer-ol-mıyan, ayrı, farklı. Benzemez terimi, 19. ve 20. yüzyıl mantıkı'nda kavramlarla ilişkili olarak kullanılır. Genel özelliklere sahip bulunmıyan ve böyle olduğu için de pek fazla genelleştirile-miyen obje kavramları için farklı ve karşılaştırılamaz terimler verilir (örneğin, kare ve ideoloji, metal ve parlak lık). Leibniz'de olduğu gibi, bazen ayırma ifadeleri («ısı renkle aynı şey değildir»; «her insan hayvandır, ama insan ile hayvan aynı değildir») Benzemez olarak tasvir edilir. Herbert gibi bazı psikologlar Benzemez terimini duyum organlarının farklı duyumlarını, örneğin tatlı ile sıcağı ifade etmek için kullanırlar.

BENZER PARÇALAR, bak Homoeo-meri.
BEEDAYEV, NİKOLAY ALEKSAND-BOVİÇ (1874-1948),
Rus burjuva mistik filozof, varoluşçu, «yeni-Hıristiyan-lık» akımının kurucusu, Vekhizm'in ideologu. Berdayev, ilkönce, «legal marksizm»in bir temsilcisi iken, daha sonraları, 1905'de marksizmin «eleştri-sel değerlendirmesi» onu devrime doğrudan (direct) muhalefete götürmüş, yeni-Kant'çı hevesleri yüzünden Tann-arayıcılık'a ve mistisizme sürüklenmiştir. Berdayev işçilerin kurtuluşu uğruna yürütülen sınıf mücadelesinin yerine, insanın din yoluyla, «içsel», «manevî» kurtuluşunu koyar (Filosofi-. ya Svobody, 1911; Smysl Tvorchestva, 1916, v.s.). 1917 Ekim devriminden sonra yurtdışına çıkan Berdayev, kararsız entelektüelleri mistizmin kucağına düşürecek bir teori kotarmaya koyuldu. Kapitalizmi «insansal - olmıyan bir sistem» olarak, ilk Hıristiyanlık'1 da bir «sömürme silahı» olarak ilân eden bu teori «komünizm gerçeği»ni üretimin sosyalleştirilmesi sınırlarını geçmemek kaydıyle kabul ediyordu. Berdayev, marksizmin kişisel faaliyet ve özgürlük problemini çözemiyeceğini, çünkü, sosyalizmin bireye sınıf kavramının a-şağısında bir yer verdiğini ileri sürüyordu. Berdayev'e göre, bu problem, Hıristiyan varoluşçuluk yada personalizm tarafından çözülmüştür. Ona göre, biricik realite süj'enin «varoluş»udur; süje'nin yaratıcılığı ruhsal derinlik» ten gelen «mutlak özgürlüğe dayanıyordu; öte yandan, bu yaratıcılığın özü güya «ilâh - insanlık'm diyalektiği» dir; Tann'nın insanda, insanın da Tann'da kendisini göstermesinin sırrı da buradaydı. Berdayev bu «tanrısal insansal yaratıcılık»ın gerçekleştiği yer olarak, yeryüzünde bütün yaratıcı faaliyetin kendisini gösterdiği «yeni Orta Çağlar»ı, yani «dördüncü boyut» içindeki «sonraki-hayat»ı gösterir (Ya i mir obyektov, 1934; Opyt eskha-tologicheskoi metafiziki, Tvorchestvo i obyehtiyatsiya, 1947, v.s.) Berdayev'in felsefesinin reaksiyoner mahiyeti, daha ziyade, Filosofiya neravenstva (1947) adlı başlıca eserinde ortaya çıkar;

BERGSON 57 BERKELEY




1923'de yayımlanan bu eserde, eşitsizliğin hayırlı ve doğru bir şey olduğu, savaşın da insanlığın yaratıcı faaliyetinin temelini teşkil ettiği ileri sürülmekteydi.
BERGSON, HENRI (1859-1941)

Fransız idealist filozof; sezgicilik'in temsilcisi. 1900'de College de France'da profesör olmuş, 1914'de Akademi üyeliğine seçilmiştir. Bergson idealizminin merkezi kavramı, her şeyin temeli ve kökeni olan «saf», yani maddî-olmıyan «süre»dir (duration). Madde, zaman ve hareket kendilerinde «süre»yi (duration) algıladığımız çeşitli formlardır. Süre (duration) bilgisi, «bilme fiili»nin realiteyi yaratan fiille çakıştığı mistik «algı» yada «bilme» olarak anlaşılan sezgiyle elde edilebilir. Bergson diyalektiğin karşısına biyolojik idealizm'den (bak. Vitalizm) alınmış kavramların genelleştirilmesine dayanan kendi doktrinini, «yaratıcı evrim» doktrinini koyar. Toplum üzerine görüşlerinde, Bergson, bir sınıfın başka bir sınıf tarafından ezilmesini «tabiî» bir hal olarak, savaşı da kaçınılmaz bir «tabiat kanunu» olarak meşrulaştırmıştır. Felsefesi, irras-yonalizm'in canlı bir ifadesidir. Başlıca eserleri: Essai sur leş donnĞes im-mediates de la consience (1889), M,atie-re et memoire (1896); L'evolution creat-ric (1907), La pensee et le mouvant (1934), v.s.
BERKELEY, GEORGE (1685-1753), İngiliz filozof, sübjektif idealist, 1734'de Cloyne (irlanda) Psikoposu olmuştur. Başlıca eseri A Treatise Concerning the Principles of Human Knotvledge (Beşeri Bilginin İlkeleri Üzerine Bir Deneme)'dir (1710). Berkeley, insanın kendi idelerinden (duyumlar) başka hiçbir şeyi doğrudan algıhyamıyacağı öncülünden hareket ederek, şeylerin ancak algıladıkları için var oldukları (esse est percipi) sonucuna varır. Berkeley'e göre, ideler pasiftir. Bu ide-

ler cisimsel- olmıyan bir cevher, bir bilinç tarafından, aktif olan ve aynı zamanda ideleri meydana getiren bir bilinç tarafından algılanırlar. Solipsizm'e düşmemek için çabalıyan Berkeley, bunun için «spiritüel cevherler»in çokluğunu ve «kozmik zihin» in, Tann'nın varlığını kabul eder. ideler Tann'nın
zihninde potansiyel olarak, insan zihninde ise fiili olarak bulunurlar. Daha spnralan, Berkeley. Yeni-Platon'cu-luk'a yaklaşan bir tavır alır. Ateizmi ve materyalizmi çürütmeye çalışır, iç çelişmelerle yıprandığını ve bilgi'nin araştırılmasında bir işe yaramadığını ileri sürdüğü madde kavramına hücum eder. Onun madde hakkındaki eleştirisinin temelini teşkil eden şey, idealist nominalizm'dir. Berkeley, Locke'un birincil ve ikincil özellikler teorisi'ni (ayrıca, bak. Locke) reddederek, bütün özelliklerin sübjektifliğini ilâh etmiştir. Bilimin dünyayı kavrama imkânını reddeden Berkeley, bilimcilerin görevi «şeyleri» cisimsel nedenlerle açıklamak değildir, onların görevi tabiatın yaratıcısının dilini anlamaya çalışmaktır, diyordu. Bunlara dayanarak Newton'un mutlak mekân teorisini reddediyor; yerçekimi teorisine, maddi cisimlerin hareketini tabiî nedenlerle açıkhyan doktrin olarak hücum ediyordu; çünkü, Berkeley'in kendi teorisine göre, sadece spiritüel cevherler aktif olabilirdi. Kendisi, Leibniz ve Newton'un sönsızca -küçük- hesabı'nı (infinitesimal calculus) da kabul etmiyordu; çünkü «gerçek mekân»ın sonsuz bölünebilirliğini kabul etmek, kendi felsefesinin temel postülasıyla çelişmeye düşmek olurdu. Berkely'in felsefesini diriltmek için 19. yüzyıl'dan bu yana çaba gösteren idealist birçok
okul onun fikirlerini aktarmıştır: im-manantizm; ampiriokritisizm, pragmatizm, v.s. Lenin, Berkeley felsefesini ve onun 20. yüzyıl'daki izleyicilerini Materyalizm ve Ampiriokritisizm de eleştirmiştir.

BEYİN BERN AL 58


BERN AL, JOHN DESMOND (1901- ), îngiliz fizikçi, tanınmış sima. Kıra-liyet Akademisi (1937'den beri) ve SSCB. Bilim Akademisi (1958'den beri) dahil, birçok ülkelerdeki akademilerin üyesi. Lenin Enternasyonal Barış ödü-lü'nü almıştır (1953). Bernal fizik, kimya, kristalografi alanlarındaki çalışmalarının yanısıra çeşitli eserler de yazmıştır (The Social Function of Science, 1939; Science and Society, 1953; Science in the History of Society, 1954). Bernal bu eserlerinde bilimin felsefî değerini ve insan tarihindeki rolünü, sömürü temeline dayanan bir toplumda bilimin gelişmesindeki çelişkileri ve sosyalist toplumda bilimin ilerleyişini ortaya koyar, bilimin bir bütün olarak elde ettiği basanların genel bir özetini verir. Bernal'in bilim alanındaki tahlilleri diyalektik materyalizme dayanır. World Without War (1958) adlı eserinde, bilimsel buluşların insanlığın yararına barışçı bir tarzda kullanılması taşanlarını ele alır.
BERNSTEİN, EDUARD (1850-1932) Alman Sosyal-demokrat, işçi sınıfı hareketinde reformculuğun başlatıcısı ve sistematik bir teori olarak revizyo-nizm'in kurucusu Sosyalizmin Problemleri ve Sosyal-demokrasi'nin Görevleri başlıklı bir dizi yazıda (1897-1898), marksizmin felsefe, ekonomi politik ve bilimsel sosyalizm teorisi'nin temel postülalannı revizyona uğratmıştır. «Kant'a dönüş» sloganını ortaya atan Bernstein, marksist diyalektik ile He-gel'ci diyalektiği aynı şey olarak görmüş; felsefenin temel problemine tutarlı bir materyalist çözüm getirilemi-yeceğini ileri sürmüş; sosyalizmi sadece ahlâki ve etik bir ideal olarak görmüştür. Bernstein proletarya diktatörlüğünü reddeder; sınıf mücadelesinin ortadan kaldınlması teorisini savunur, kapitalizm çerçevesi içinde işçi sınıfı yaranna ufak reformlardan başka bir hedef kabul etmez. Bernstein'in «sonuç... hiçtir, hareket her şeydir» sö-

zü buradan gelir. Plehanov, Bernstein'in revizyonist fikirlerini çürütmek için büyük emek sarfetmiştir. Lenin, Bernstein revizyonizminin Rusya'daki izleyicilerini: ekonomistleri, menşevik-leri, Enternasyonal'deki revizyonistleri teşhir etmiştir.
BEYİN, sinir sisteminin merkezî kısmı. Hayvanlar ve insanların pisişik hayatı ile dimağın en üst kısımlan arasında doğrudan bir bağlılık vardır, insan beyninin geniş yanm küreleri, konuşma ve soyut-sesli düşünce organlarıdır. Beyin, ekli (addiditional) intibak reaksiyonlarının, karmaşık değişim ortamında varlığını sürdürme şartlannı arayışın kaçınılmaz olduğu hayvansal yaşayış döneminde oluşmuştur. Merkezi sinir sistemi ve bu sistemin en üst kısımlan (Beyin) kontrol organıdır, yani, çeşitli organların faaliyetini koordine eden ve psişik yansımalar yo-luyle organizmanın ilişkilerini düzenleyen sistemdir. Felsefe ve bilimler tarihi boyunca, insan psyche'sinin, bilinçlili-ğin mahiyeti probleminde materyalist akımlarla idealist akımlar arasında bir mücadele sürüp gitmiştir. Fakat, merkezî sinir sisteminin, özellikle Beyin'in yapısı ve işleyişi konusundaki biyolojik araştırmalann ilerlemesi, bu problemin çözümünde materyalizmin zaferiyle sonuçlanmıştır. Materyalizmin bu zaferinde, hayvanlarla insanların psişik faaliyetinin reflektör, yani determinatif yapısını ispat eden Seçenev ile Pav-lov'un büyük rolü olmuştur. Hayvanlarla insanlar arasında ortak birinci sinyal sisteminden ayn olarak insanda soyut-sesli-düşünce'ye (yani konuşma' ya) bağlı bir ikinci sinyal sistemi meydana gelmiştir (bak. Sinyal Sistemleri). Beyin'de algı (görme ve duyma) ve konuşma özel merkezleri vardır. Hayvanlara kıyasla,' insanın bütün sosyal mahiyeti, söz (konuşma) aracılığıyla karşılıklı ilişkide bulunmayı ve sesli-düşünce'yi sağlıyan yeni morfolojik yapılann oluşmasında ifadesini
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Felsefe Dizini (B) - Yazar: Abidin Ünal - 23-03-2011, 22:23
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Abidin Ünal - 25-05-2011, 14:53
BENZEYİŞ - Yazar: Abidin Ünal - 11-07-2011, 21:01
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Abidin Ünal - 11-07-2011, 21:06
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Abidin Ünal - 11-07-2011, 21:11
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Abidin Ünal - 11-07-2011, 21:14



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi