Antalya Korkuteli Hikayeleri
#6
Gözünü seveyim hâkim bey

Ormandan odun taşırken, ormancılar tarafından mahkemeye verilen bir sanığın mahkemesi vardır. Duruşma yapılır. Hâkim sanığa döner ve:
?Elimdeki delillere ve kanunlara göre senin satılman gerek. Kanunlar nakil vasıtası satılır diyor.
?Gözünü seveyim hâkim bey. Bari zengin bir yere sat da: Sırtımla odun getirmekten kurtulayım.

Ben de şaştım hâkim bey

Ormandan odun taşırken yakalanıp mahkemeye sevk edilen sanığı, hâkim, hafifletici sebepleri göze alarak tahliye edecektir. Ama tahliyeden önce bir daha oduna gitmemesini tembihler.
Bir müddet sonra aynı kişi yine yakalanır. Yine hâkim karşısındadır. Getirdiği odunlar, kuru ağaçlardan kesilme kışlık ev ihtiyacıdır. Hâkim tekrar gitme diyerek birkaç defa daha tahliye eder. En sonra:
-Bak sizi kaç defa serbest bıraktım. Bu son. Bir daha karşıma çıkarsan bu defa içeri atarım. Der ve yine serbest bırakır. Birkaç gün sonra aynı kişi aynı suçtan yine hâkim karşısındadır. Hâkim.
-Ben size ne dedim. Yine niye gittin?
-Vallahi hâkim bey; ben de şaştım. Buraya geliyorum siz gitme diyorsunuz. Eve varıyorum yengen git diyor.

Doğdu da ölüverdi


Bir kızı gelin edeceklerdir. Yaşı küçüktür. Nikâh yapılamıyor. Yaşını büyültmek için mahkemeye verirler. Baba kızın yaşının küçük yazıldığını iddia etmektedir. Hâkim babayı dinler, kıza bakar. Kızı çok küçük görür. Tanığın birisine sorar. Sanık damat adayının yakınıdır.
-Bu çocuk ne zaman doğdu.
Sanık on sekiz on dokuz yıl öncesinden bir tarih verir. Hatta haftanın hangi günü olduğunu dahi bilir ve gününü de söyler.(!)
O kadar emin söz üzerine hâkim tanığa tekrar sorar:
-Nasıl bu kadar emin bilip söylüyorsun?
-Aynı gün benim de çocuğum oldu, hâkim bey.
-Nüfus dairesinden senin çocuğunun kaydını isteyelim. Aslı var mı bakalım.
-Hâkim bey, beninki doğdu da ölüverdi. Kayıtlı değil.

Sen olsan ne yaparsın?

Çobanın birisi katışıkların (hayvan sahiplerinin) hayvanlarının birkaçını satmış. Parayı cebe indirmiş. Hayvan sahiplerine ise hayvanlarınızı canavar (kurt) yedi demiştir. Durumdan şüphelenen hayvan sahipleri çobanı mahkemeye verirler.
Haklı tarafları da vardır. Çünkü kurt sadece, sürüdeki katışıkların koyunlarını seçmiş. Sade onları yemiştir(!)
Kurt koyunları yediği zaman veya koyunlar ölünce, çoban o koyunların kulaklarını hayvan sahibine gösterir. Üstelik hiç birisinin kulakları da yoktur. Hâkim çobana söz hakkı verir. Çoban savunmasını yapar. Masum olduğunu savunur. Hâkim çobana sorar:
-Oğlum senin köpeğin yok mu? Kurtlara niçin saldırmadı?
-Hâkim bey, kurt geldikten sürüye saldırdıktan sonra, sen köpek olsan ne yaparsın? (Not: aslı sen köpek olsan ne b.. yersindir.)

Atı çalan


Bir at çalınmıştır. Çalan kesin olarak belli değildir. Birkaç şüpheli mahkemeye çağırılır. Hepside savunmasını yapar. Hiç birisi atı çalmamıştır. Suçlu onların içinde değildir(!)
Hâkim:
-Madem siz değilsiniz. Başka şüphelilerin üzerinde duralım. Çıkabilirsiniz. Der.
Sanıklar hep beraber dışarı çıkmaktadır. O ara hâkim:
-Atı çalan! Diye seslenir.
O ara bir tanesi durur ve hâkime bakar.
Acaba neden?

Adil Yüksel

İlk Yayın: (C) Antalya Chess Express 69, Mayıs 2013, s. 3031-3032
Düzenleme/Yayına Hazırlama/Redaksiyon: Harun Taner
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Antalya Korkuteli Hikayeleri - Yazar: Dr Harun Taner - 20-12-2013, 09:22
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Dr Harun Taner - 21-12-2013, 10:45
Bizim Şoför II - Yazar: Dr Harun Taner - 24-12-2013, 21:46
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Dr Harun Taner - 26-12-2013, 18:15
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Dr Harun Taner - 26-12-2013, 18:23
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Dr Harun Taner - 28-12-2013, 11:13
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Dr Harun Taner - 28-12-2013, 11:20



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi