Türkiye'den 2700 ELO Üstü Bir Satranççı Ne Zaman Çıkar ?
#21
O tür bir turnuva olmamasının bir sebebi bence Federasyonun bazı yanlış uygulamaları.Ve bazı arkadaşlarımızında sitem ettiği satrancı zengin sporu haline getirme olayı.
Mesela Türkiye Şampiyonası Antalya'da 5 yıldızlı otelde yapılıyordu.Ben bu turnuvaya katılmak istiyordum ve bütçem de yeterli değildi.O yüzden orada okuyan bir öğrenci arkadaşımın evinde kalacaktım ve yol parasını da bir şekilde ayarlamıştım.Fakat sonrada öğrendim ki otelde kalmayan kişilerin de ayrıca para ödemeleri gerekiyormuş.Burada bu uygulamanın tek açıklaması sporcuları o otelde kalma mecburiyetinde bırakmak.

Dİğer bir konu ise Uluslararası ödüllü açık turnuvalarımız da da yerli oyuncuların teşvik edilmemesi.
Mesela Altın Kayısı Malatya Açık var.Genel kategori ilk 3 ödülleri 5000,4000,3000 yerli sporcu ödülleri yok.Yöresel sporcu ödülleri var onlarda 500,400,300 diye gidiyor.
Bu turnuvaya şehir dışından katılmak isteyen bir sporcu için gider (60TL katılım+ort 150 tl yol + 5 gün kalma 25x5= 100) yaklaşık 300 tl bu +,- olabilir.Orada derece yapması da zor.Turnuvaya katılımcı listesine baktığımızda turnuva Hindistan'daki Bulgaristan'daki bir kişiye bile cazip gelirken,Samsun'daki İstanbul'daki veya başka bir ildeki birisi için cazip değil.

Tabi burada organizetörlere birşey söylemiyorum.Çünkü onlar da fedakarlıklar yaparak bu turnuvayı organize etme gayretindeler.Fakat Federasyonumuz bu turnuvalara ne kadar destek veriyor.Bence 5 yıldızlı otelde Yaş grupları turnuvası düzenlemek yerine sporcuları bu tür farklı bölgelerde ki Uluslararası turnuvalara teşvik etmek Dikey gelişme için daha önemli olur.
Tabi ki bu söylediklerime katılmayanlar da olabilir.
Saygılarımla...
Ara
Cevapla
#22
2700 çıtası ülke gerçeklerinin etkisiyle tayin edilebilir. Bunu zaman içinde kuracağımız sistemler, gelişmeler gösterecektir. Ya da bunun tam aksi!

Satrancın şu şartlarda ancak ve ancak öz kaynaklarıyla ilerleyebileceğini ve toplum tarafından sahiplenilerek ilerleyebileceğini düşünürüm.

Bunun için "il örgütleri" dedim.

Bireysel çabalarla ve devlet olanaklarından yoksun kaç Suat ATALIK çıkabilir ki?

İstikrarlı kaynak oluşturulmadan bu konunun çözülebileceğini sanmıyorum. 2700 konusu, kaynak oluşturma konusunun iç kapsamında kalır.
Satranca en fazla katkı koyan yerel dinamiklerin bile günümüzde yavaş yavaş bu desteğini çekmeye başladığında geriye satrancı neyin kurtarabileceğini düşünmenizi öneririm!




Muzaffer Bey,
Ne zaman bir gelişmeyi, yeni yakılmış bir ışığı göstersem aynı teraneyi gündeme taşıyorsunuz.
Tartışabiliriz ama seviyemizi ve hitap şeklimizi korumalıyız. Size aynı makamdan hitap edemem.
Ayarsız saatler bile 24 saatte iki kez gerçeği söyler!
Olumsuzlukların karanlık çukurundan kendinizi kurtarmanız için önce bir küçük ışık yakın Muzaffer Bey!
Bunu toplum adına değil, gerçekten kendiniz adına istiyorum. Kuyudan çıkmazsanız size okyanusu gösteremeyiz.
Yazılarınız olumsuzluklar ve saboteler üzerine kurulu. Topluma olumlu mesaj olarak bir satır yazınız yok!
Sürekli kişilerle, öğretmenlerle uğraşan bir yapınız var. Tabi muhalif kalmanın dayanılmaz kolaycılığı…
Sizin için görevin tanımı; insanların başkalarından beklediği şey olmalı.
Açıklamalarımın temelini anlamadan yine aynı havadasınız .
Kıvırdığımı söylemeniz, dogmatik ve olumsuz motivasyona dayalı bir düşünce yapınızı yansıtmasının yanı sıra ne yazık ki içinde yaşadığımız satranç dünyasının gerçekleriyle de uyuşmuyor.
Anlamamış, anlamak istediğinizi yazmışsınız. Oysa ben fikirlerimin yanındayım.
Satranç olumlu ve gerçekçi düşünce yapısına dayanır. Bunu sizde göremiyorum!
Ayakları yere basan tek yazınız 1800 yüksek atlama çıtasının sehpalarıdır.
Yapılan güzellikleri göremeyecek kadar kör, temelsiz bir öfke ve kindar yapınız var. Bu ne yazık ki yazılarınızda duruyor. Hangisini açsak sizin gibi düşünenlerin onayına, alkışlarına muhtaç beklentiler içinde yazmışsınız.
28 adet YK üyesinden (yedekler dahil) sadece altı tanesi eğitimciyse ve bu insanlar da yönetime gelmeye muzaffer olabilmişlerse, hata bunun neresinde Muzaffer Bey?
Sizin dışarıda olmanızda mı hata?
Kaynak oluşturmak konusunda hiçbir fikriniz yok galiba!
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#23
arkadaşlar
sayın ateş ülker:

benim burada bahsettiğim +1800 raiting elodan kazanılan raitingler değil . UKD raitingleri.şu anda 1300 elolularda 550 adet+1800 lü var. bu toplamın %42 si ediyor.ne kadar +1800 UKD li var bilemiyorum . eğer federasyon +1800 UKD li çıkarma konusunda bir program yapsa en az 5000 çıkacağından eminim. satranççı dediklerim bunlar . ama şu anda sayıları türkiyede satranççı olmayıp satrancı yönetenlerin yanında azınlıkta kalıyor. bu nedenle türk satrancını benim satrançsever dediğim satranççı olmayanlar yönetiyor . ama bu rakam 3000 , 5000 ve daha yukarılara çıkmaya başlayınca doğal olarak türk satranççıları yönetim için ağırlıklarını koymaya başlayacaklardır .

yıllardır federasyon yönetimine satranççı alınmıyor . bu da türk satrancına zarar veriyor. yakında genel kurula da satranççı alınmamaya başlanacağından korkuyorum . bu nedenle federasyon +1800 UKD li satranççı çıkarmak için bir program yapmalıdır diyorum . bu satrancın dikey büyümesini hızlandıracağı gibi satranççıların yönetim için talepte bulunmalarınında yolunu açacaktır .

daha önce yazdım tekrar yazmakta mahsur görmüyorum . +1800 olmayana delegelik hakkı verilmemelidir. satranç yönetimini satranççılar seçmelidir .bu ve bunun gibi bir çok şeyi ilk ve tek dillendiren kişi sanırım benim . o nedenle anlaşılmakta zorluk çekiyorum .

sayın aşkın bey .
sizinle bu forumda ilk karşılaştığımızda karşılıklı bir kaç defa isimlerimizi anarak diyalog kurmaya çalıştım . sonra gerek dünya görüşümüz gerekse beni eleştirme tarzınızı beğenmediğim için yazdıklarınıza mümkün olduğu kadar cevap vermemeye başladım . çünkü hiç bir konuda anlaşamayacağımızı düşündüm ve mümkün olduğu kadar sizden uzak durmaya çalıştım . son yazınızın her sözünü , kindar , kör, öfke gibi tanımlamanızıda görmüyorum .

hatta size bir ara yazmamanızı sadece görevinize devam etmenizi eleştirilere kulak tıkamanızı bile söyledim . ama ısrarla ''sizin dediğiniz değil benim dediğim doğru'' fikrinde ısrar ettiniz. burada yazanlar '' ben dahil '' olacak her şeye tahammül etmek zorundadırlar .

bir ara başkaları ile tartışmaya girdiğinizde ben konu hakkında hiç bir fikir beyan etmedim . kendi kendime ''olacağı buydu'' dedim .

ben ve benim gibiler reddiyeci gözle düşünür yazarız. bana ve benim gibilere federasyonun şu yaptığı iyidir diye bir şeyi kabul ettiremezsiniz . çünkü bu federasyonu satranççılar seçmedi .

reddiyeci gözle yazmaya devam edeceğim .

saygılar sunarım .

muzaffer şekerli ADANA.
Ara
Cevapla
#24
Tüm üyelerden özür dileyerek ;
Muzaffer Bey,
1- Siz bir mesleğe ve mensuplarına yönelik suçlamalara devam ettikçe,
2- Haber amaçlı topiklere bile aynı konuları sabote edici şekilde taşıdıkça,
3- Temelden yanlış tespitlerinizle toplumu tamamen yanlış bilgilendirip, Cemil SABAHİ gibi tertemiz insanları yanlış yönlendimelerinizden vazgeçene kadar ( bu konuda neredeyse herkes yazdı, geçmiş olsun dileğinde bulundu. Kendisini yakından tanıyan biri olarak kendisine yönelik bir yazınıza rastlayamadım nedense),
4- Kişilere hitap tarzınızın seviyesi normale gelene kadar,
yazılarınız doğal olarak tarafımdan kararlıca cevaplanacaktır.

Deyiminizce “reddiyeci” olarak yazınız. Buna kimsenin itirazı olamaz.

İtirazım kişiler hakkındaki kullandığınız haksız kelimeleredir.

Burası bir forum, sizin söylemenizle yazacak ya da bırakacak değilim!

Haber ya da çözüm önerisi sunan yazılarımda bile sizin aynı gayretleriniz var. Demokratik genel kurul, özerk il örgütleri, kaynak oluşturmak, Türkiye Şampiyonaları taslak yönergeleri, iller yarışması, için bile bir fikrinizi göremedim.
Yazılarıma “sabote” yakıştırmasını yapan herkese cevap verme tenezzülünde bulunurum.

YANLIŞLARIMI KABUL EDECEK MEDENİ DÜZEYE SAHİBİM!

Ama bilinçli ya da bilinçsiz yakıştırmalara, küçük düşürmelere, haksızlıklara göz yumacağımı sanmayın sakın!

Benim yazma amacım toplumla bir köprü kurma fikri üzerine idi.

Siz ve birkaç kişi bunu çok iyi anlayıp yıkma gayretindesiniz!
Onun için yazmamamı söylüyorsunuz.
Bu, çok açık!

Bir günü, sizin yaşadığınızdan çok daha fazlasını yaşayıp görevimi layıkıyla yapmaya çalışıyorum.

Sizin red edeceğiniz çok çözüm getireceğiz!

Siz reddiyeci olarak yazmaya devam ediniz!

Üyelerden özür dilerim!
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#25
Sayın Muzaffer Şekerli, sizinle birçok konuda aynı fikirdeyiz.
Ancak her konuda lafı evirip çevirip aynı yere getirmenizden çok sıkıldım.
Dikkatle okuyorum, temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp getiriyorsunuz.
Yazdığınız onlarca mesajın ve binlerce sözcüğün özeti şu:
"Antrenörlükte ve yöneticilikte 1800 barajı getirilmeli."
Bu cümleyi her konuya uyarlamaya çalışmanızdan gına geldi artık.
İmla hatalarınız, dil kurallarınından habersiz yazılarınız okunurluğu düşürüyor.
Diyorum ki, keşke o satrancın dışına itmeye çalıştığınız öğretmenler size dilbilgisini daha iyi öğretselerdi...

Sayın M. Aşkın Taşan, iyiniyetli çabalarınızı ve icraatlerinizi takdir ederek izliyorum.
Ne var ki çok uzun yazıyorsunuz üstadım.
Her söylenene cevap vermek gibi bir alışkanlık edindiniz, bu da hepimizi yoruyor.
Tek tek cevap döşemek yerine daha özlü, biraz daha toparlayıcı bir yazı stratejisi sizi çok daha okunur kılacaktır.

Ben ki her başlıktaki her mesajı dikkatle okuyan bir insanım, sayenizde artık bunu yapamaz oldum. Her başlıkta konu aynı yere çekiliyor ve otoban uzunluğunda mesajlar yazılıyor. Zahmet edip okuyorsunuz ki ne göresiniz? Ya şahsi bir sataşma, ya da 100 defa söylenmiş bir fikrin 101. nüshası. Bıkkınlık geldi artık.
Ara
Cevapla
#26
Sn. ERTAN,
Sizden de özür dilerim, tüm üyelerden de…
Artık bu arkadaşımın yazılarına sataşma olmadıkça yazmamaya karar verdim. Neden sataştıkları forumun takdirindedir. Ağacı taşlamadan kirazlar düşmüyor herhalde.
Özel sataşmalara da öm ile cevap vereceğim.

Haber niteliğindeki yazılarım uzun farkındayım. Ama bana gelen haberleri ve soruları yanıtlamalı ve toplumumuzu camiamızı ortak bilgilendirmeliyim. Foruma katılmamın en temel sebebidir. Aslında kavgacı bir yapım yok!
En azından kurul sayfalarımız oluşana kadar bilgi amaçlı yazacağım. Sonrasında da pek yazmayı düşünmüyorum.
Ben yazdıklarımı sadece kontrol amaçlı okuyorum. Aslında ikinci defa okumak bana da eziyet geliyor.
Artık böyle yazmamak lazım!
Dediğiniz gibi özlü yazmak en iyisi olmalı.
Okuma eziyetine katlanan birini dinlemek en yerinde bir karar olur.
Ayrıca bana katlanmanızdan dolayı da özür dilerim.
Selamlarımla…
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#27
Sevgili Arkadaşlar,

'' Türkiye'den 2700 ELO üstü bir oyuncu ne zaman çıkar''

Başlığı altında siz üyelerimizin yorumlarına açtığım konuda yazılanlar okunduğu zaman çoğunda çok ümit verici açıklamalar olmadığı görülmektedir!

Peyki herhangi bir spor dalının başındaki bir federasyonu düşünelim! Federasyonların amaçları ne olmalıdır?

Elbette ki öncelikle o sporun kişiye ve topluma yaralarını, kazanımlarını, beden ve ruh sağlığına faydalarını vs. vs. aktararak toplumu bilinçlendirmelidir.

Daha sonra toplumu o sporu yapmaya teşvik etmelidir . O sporu ülke genelinde yaygınlaştırmak için çalışmalar yapmalıdır. Lisanslı sporcu sayısını arttırmalıdır. Federasyonun gelirlerini ve kaynaklarını arttırmalıdır. Kulüpler, merkezler açmalıdır. O sporu okullara ,kurumlara yaymalıdır. Çeşitli şekillerde yoğun reklamlar yapmalıdır. vs.vs. sıralayabiliriz...

Bunlar zaten federasyonların asli görevleridir.

Peyki ya başarı !

Tabi ki başarı federasyonların vazgeçilmezidir! Çünkü bütün bu yukarıda ki yapılanmaların sonucunda ki nihai amaç sportif anlamda başarıya ulaşmaktır!


Başarı federasyonların ulusal bazda , milli bazda diğer ülkeler arasındaki sıralaması ve yeridir!


Yani herhangi bir sporu o ülke genelinde yaygınlaştırmak , lisanslı sporcu sayısında ilk sıralara yerleştirmak (yatay gelişme), okullarda , fakültelerde faaliyetler olması vs.vs. Federasyonların başarılı olduğu anlamına gelmez!
Bu başarı sadece ülke içinde bilinir, kalır ve federasyonun yurt genelinde etkin olduğu anlamından öte bir şey taşımaz!

Federasyonların başarıları milli ve ulusal bazda ki sportif başarılardır!

A milli, Genç milli, U16, U14 vs. vs. gibi takım olarak veya bireysel olarak sportif anlamda ulusal bazda ön sıralarda olabilmektir!

Bunların olabilmesi için ise federasyonların öncelikle böyle bir amaçları ve hedefleri olması ve bu hedefler doğrultusunda planlı, programlı amaca yönelik ta altyapıdan başlayan çalışmalarının olması gereklidir !

Federasyonlar altyapılarına gereken önemi vermelidir ! Gereken yatırımı yapmalıdır!
İnce eleyip ,sık dokumalı ve sporcusuyla, antrenörüyle,menejeriyle sağlam bir yapı oluşturmalıdır. Bu yapıyı da tam desteklemelidir !


Türkiye' de satrancın geleceği için ; Türkiye'nin ve Federasyonun acilen çok başarılı genç rol model Türk satranççılara ihtiyacı vardır!

Federasyonun şu an ki öncelikli hedefi bu olmalıdır!

Türkiye 'den satranç ta 2700 ELO üstü bir satranççı çıkar mı?

EVET ! FEDERASYON İSTERSE ÇIKARTIR ! FEDERASYON İSTERSE ÖNÜMÜZDEKİ 10 YIL İÇERİSİNDE ALTYAPIDAN EN AZ 5 ADET ÇIKARTIR !

Fakat bunun için federasyonun satrançtaki amacı ve hedefi , ne yapmak ve nereye ulaşmak istediği, mevcut planı ve programı çok önem arz etmektedir !

saygı ve selamlarımla,

VELİBABA
BAŞARI ; SIRRINI BİLENLERİNDİR!
Ara
Cevapla
#28
sayın VELİBABA nın beklediğim yazısı geldi . dikkatlice okudum . 10 yıl içinde 2700 elo lu satranççının çıkabileceğini düşünüyor ki bu çok iyimser bir yaklaşımdır .bunun için temenniden başka bir şeyler söyleyemiyor.plan program yapılması sadece bir temennidir ki her devirde olan bir niyettir.

benim düşüncem tamamen farklıdır. öncelikle satranççıların yönetime gelmesi, satranççılardan oluşan tepe bir kadro ile türkiye ye bakmak gerekir. işe, aynen resmi federasyon kurulduğu an, elde ne var diye baktılarsa, tekrar elimizde ne var ne yok; onu görmeli ve işe başlamalıdırlar. bu günkü kadro ile çalışılamaz. tamamen yepyeni ve satranççılardan oluşan bir kadro kurulmalıdır.

satranççılar yönetime geldikleri zaman ''ben bilirim'' hastalığına kesinlikle yakalanmamalıdır .danışma kurulu kurmalı uzman bir yabancı kadroyu danışman olarak görevlendirmeli, yabancıların bize ne verip veremediklerini canlı canlı görmelidir . bize verebilecekleri bir şeyin olmadığını gördükten sonra, ancak o zaman kendi kafalarından işe devam etmelidir .

makus talihimiz ezelden beri 40. sıraların üstüne çıkamamaktır. bunu geçmek, satranççıların sağlam bir kadro kurması bile 10 yılı alır .

20 yılda ancak dünya 20.liğine ulaşmak mümkündür ki ; bu derece her branşta hendek atlama çıtasıdır. ilk yirmiye 2600 lük oyuncularla dahi rahatlıkla girilebilir.

ilk yirmiye girmeden 2700 lük oyuncu çıkarmak ancak ferdi başarı ile olur . ilk yirmide olmayan ülkelerin 2700 lük oyuncu çıkarma potansiyeli yok demektir .çin 1980lerde satrançta ilk yirmiye girmişti tepelere tırmanması 20 yıldan fazla zamanını aldı .

demek ki satrancımızın asıl sorunu 2700 lük oyuncu çıkarmak değil dünya sıralamasında ilk yirmiye nasıl gireceğimiz konusudur .ilk hedef o olmalıdır ...

ülkelerin gelişmesi statik değil ,dinamik bir yapıya sahiptir. bu nedenle şu iş şu zamanda olur gibisinden kesin bir hüküm vermekte doğru değildir . satranççılar yönetime gelmeden hiç bir şey olmaz.. bu kesinn ..

M. şekerli adana ..
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi