Ustalarımıza Öneri
#21
İstanbul'da yıllar önce haftasonu turnuva yapıp, giriş ücretini dereceye girenlere paylaştıran yani bir kar dahi elde etmeyen bir satranç merkezine il temsilciliği görevlileri (daha önceki dönemlerden birinde) tarafından yanlarına polis alarak gidilmedi mi? Benim de sık sık katıldığım bu turnuvada o haftasonu yoktum ve dolayısıyla bu olaya şahit olmadım ama bana bu olayı bizzat anlatan o dönemin il temsilcisi sanırım yalan söylememiştir. Yalansa da lütfen ilgililer yalanlasın.

Kısaca, "o dönemde" amaç gerçekten satrancı yaygınlaştırmak mıydı, yoksa yapılan her organizasyondan ekonomik gelir elde ederek yaygınlaştırmak mıydı emin değilim... Eski dönemin yanlışlarını devam ettirmemek gerekir.
Ara
Cevapla
#22
Ben diyeceklerimi dedim. Yazdıklarımın arkasındayım. Ama şimdilik eyvallah. İlgimi çekerse başka bir konuda görüşmek üzere.

Nurkut İnan
Ara
Cevapla
#23
Bu farklı bir öneri.
Aynen sokakta satranç oynamak önerisi gibi.

Sokakta satranç güzel bir uygulamadır. Devam etmesini dilerim. Farkındalık yaratma çabasıdır. Bilinmeyeni insanlara göstermektir. Sokaktaki insana “Ben de varım. Bak ve gör. Satrancın farkına var.” demektir. Birşeyin gelişmesi isteniyorsa ilk önce insan farketmelidir onu. Bilinmez, görünmez, duyulmaz olanı ortaya çıkartıp farkettirmektir sokakta satranç.

Hayır, hayır. Yüzlerce, binlerce turnuva farkettiremez satrancı insanlara. Kapalı kutudur salonlardaki turnuvalar satranca dışarıdan bakanlar için. Yanıp söner. Bir zaman birinin beyninde ve evinde, başka bir zaman başka birinin beyninde ve evinde yanıp söner. Biter kısa sürede, tükenir. Turnuvalar mum ışıkları gibidir satranca dışarıdan bakanlar için.

Simultane farklı bir öneri.
Hep TSF’den bekliyoruz ya adımları, gelişmeyi, geliştirmeyi… bencilce.
“Haydi satranççı biraz da sen çık ortaya. Göster satrancı etrafa.” demektir bu.

Seçtiğim sözcükleri yanlış seçmiş olabilirim, düşüncelerimi tam aksettirmeyebilir. Satrançla içiçe olmuş ustalarımıza saygım ve sevgim bitmemecesine gönlümdedir. Nice ustalarımızın nice fedakarlıklara katlanarak nice yeni ustalar yetiştirme yolunda olduklarını biliyorum. Sözlerim onlar tarafından yanlış anlaşılmaz ümit ederim.

Simultane farklı bir öneri.
Yıllarca hemcinsleriyle ve yaşıtlarıyla oynamış fakat içine bir köz düşememiş satranççıların gönlüne akkor düşmesi gibi eline bir ustanın değmesidir bu.
“Arkadaşım, ailem, öğretmenim ne derse desin. Ben satrancı onlar söylediği için değil, kendim için oynuyorum çünkü satrancı seviyorum.” dedirtecek bir adımdır bu.
Çocuklarını yeniliyor diyerek azarlayan ve onları satranca küstüren ailelerin, yaşıtlarını yenmesi için çocuklarını canhıraş bir şekilde hazırlayan ailelerin stresten uzak olarak satrançla yeniden ve güçlü bir şekilde tanışmalarıdır bu.
Satrancın bilgi, tecrübe, hafıza, çalışma, sabır, vb. gerektirdiğinin ve bu özelliklerin kişiye neler kazandırdığının ayan beyan satranççılara ve ailelerine ispatlanmasıdır bu.

“Sende çok büyüttün bre Feti. Aslı astarı bi simultane işte. N’olacak yani. Birkaç saat salonda veya sokakta, taraçada veya meydanda oynanıp bitecek, geçip gidecek çoklu oyun işte. Ne beklenir bundan.”

Yaa, öyle mi ?!
O zamana kadar hiçbir ustayla oynamamış ve oynama ihtimali çok düşük olan satranç oynamaya hevesli çocuğa göre, satrancını geliştirmek isteyen delikanlıya ve hatta yetişkine göre “Usta elimi sıktı, benimle tokalaştı, kendisine karşı hamle yapmama müsaade etti, bana gülümsedi, benimle konuştu, bana değer verdi.” demektir bu.

12-13 yaşlarındayken okulumda bana ve arkadaşlarıma karşı simultane oynayan sevgili Ercan Alpagut’u ve o zamanlar İstanbul Taksim’deki İstanbul Satranç Derneği’nde benimle satranç oynama cömertliğini gösteren sevgili Nevzat Süer’i minnetle ve şükranla anıyorum. Onların elleri benim elime değmeseydi, bana karşı hamle yapmasalardı, içime düşen köz kısa sürede söner, 30 yıl mecburi sebeplerle ara verdikten sonra ilk günkü heyecan ve sevgiyle satranca tekrar geri dönemezdim.

Simultaneye karşı çıkanlara karşı yorumumu daha sonra yazacağım. Bekleyiniz.
Ara
Cevapla
#24
Feti bey,
Ustalarımıza destek amaçlı bu önerimde.. olayın kafamdaki bir başka boyutuydu bu.. ama en güzelini yazmışsınız..sizin yazınız, yazılabileceklerin en güzeli olmuş.. elinize düşüncenize sağlık..
Ara
Cevapla
#25
Uygun Türkçe karşılık bulamadığımız "Simultane oyun(çoğul gösteri?)",daha çok Satrancın tanıtımına yarar sağlayan bir uygulamadır.Arasıra yapılması göz çıkarmaz.Yatay ve dikey gelişmeye katkısı olabilir.Ancak esas sorun değildir.Esas sorun dikey gelişmenin yavaş seyretmesidir.Dikey gelişme nasıl hızlanır?Daha çok sayıda sporcuya daha çok oyun oynama imkanı sunulduğu takdirde hızlanır.Bunu sağlamak için izlenecek en akıllı yol küçük illerdeki yerli sporcuları büyük illerdekilerle karşılaştırmak,büyük illerdekileri de yabancı sporcularla oynatabilmektir.Satranç için kafa yormuş herkes esas sorunları biliyor.Ama çözüm için çaba gösterilmiyor.Son yıllarda giderek artan şekilde Belediyeler tarafından açık turnuvalar düzenleniyor.Bunlar dikey gelişmeye katkı sağlamıyor.Çünkü bu yarışmalarda yerli sporcu, yabancı sporcu ile karşılaşamıyor.(Ortalama 9 turda 2 yabancı ile oynayabiliyor.)Öte yandan birçok lisanslı sporcu amatör olduğundan bulunduğu il dışında düzenlenen yarışmalara katılamıyor!Hatta birçoğu bulunduğu ildekilere de katılamıyorlar.Çünkü biz amatörlerin katılımını arttıracak kolaylıklar göstermiyoruz.Profesyonel gibi Federasyona uymakla yükümlü tutuluyoruz,ama amatörlükden kurtulamıyoruz.
Ağustos 2016 da Almanya'da bir takım maçı düzenleyeceğiz.Evsahibi takım oyuncularının katılımının azalmaması için maçı Pazar günü yapmayı planladık.Yani her yerde, herkes katılımı arttıracak önlemler alıyor.Hiçbir yerde "katılanlar bizimdir.Gerisi başının çaresine baksın"düşüncesi yoktur!
Bir ilde Dikey gelişmenin hızını gösterecek ilk kriter o ilde oturan usta sayısıdır.Türk oyuncularına ait Elo listesinde,bir ilde oturan oyuncuların sayısı aşağıdan yukarı doğru çıkarken azalıyorsa,örneğin Elo 1900 üzerinde hiç sporcu yoksa,o ilde dikey gelişme yavaş seyrediyor demektir.
Yerli sporcuların bütününü teşvik etmek bir yöntemdir.Bir Politikadır.Türkiye Satranç Federasyonu bugüne kadar bu Politikaya önem vermemiştir.Bundan sonra önem vermelidir.Teşvik nasıl olur?İlk akla gelen çözüm ödüllendirmedir.Yerli sporcular için ayrılan ödül miktarı çoğaltılmalıdır.Yerlilere ayrılan ödül ile genel klasmana ayrılan ödül eşit olabilir!Oysa bu oranın ortalama " Yerli 1 Genel 9"şeklinde olduğuna çok tanık oldum.Bunun için yerel yöneticiler cesaretlendirilmelidir.Yerlilere verilecek ödüller kısa zamanda "yol,su,elektrik olur" ve size döner.Yerel yöneticileri ise ancak Federasyon cesaretlendirebilir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#26
(27-11-2015, 21:14)Feti Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Simultaneye karşı çıkanlara karşı yorumumu daha sonra yazacağım. Bekleyiniz.

Sn.Feti Bey,
Simültaneye kim karşı çıkıyor?
Anlayamadım.

Ayrıca öneri sahibi sn. Yusuf Ömür'ün de önerisinin gerçekleşebilmesi için, yapılan uyarıları yanlış anladığını düşünüyorum.


 Konu başlığı -USTALARIMIZA ÖNERİ- iken birden simültanenin yararlarına geçtik.

Gerçekleştiremeyeceğimiz bir şeyden nasıl faydalanabiliriz?


Esas sorunun yapılan öneri dahilinde ustaların vereceği simültanelerin illerde nasıl sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesini tartışmamız gerekirdi.

Bu yapılamayacak bir şey değildir. Bunun öncülüğünü yapabilecek güçlü kulüpler vardır. Hem kendilerine maddi kaynak ve alt yapı sporcu da temin edebilirler.

İlimizdeki SASEM ( SARAYBAHÇE SPOR KULÜBÜ SATRANÇ EĞİTİM MERKEZİ) 2002 yılındaki SARAYBAHÇE GRAND-PRİX sürecinde, konuk Satranç Dünya birincisi sn. V. İVANCHUK'A 20 kişiye karşı Autlet Center' de yaptırdığı simultane gösteri maçında sesini duyurmuş ve kendisini "birinci elden" tanıtmıştır.

Simültaenin elbette büyük yararları, büyük hazzı da vardır.

Önemli olan onu nasıl gerçekleştirebileceğinizdir.

Saygı ve selamlarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#27
Çok güzel, çok parlak bir fikir. Uygulanabilirse güzel olur bence de.
Ara
Cevapla
#28
Aşkın bey, gerek sizin çekincelerinizi ve gerekse sn. Mojo nun önerinin geneline olumsuz bakışını gayet net anladım.. detaylı yazıcam bi musait zamanda..farklı öneriler var aklımda... çok acayip.. Smile amacımız hep aynı.. satrancımız ivmelenmeli, canlanmalı ve renklenmeli... ustalarımız merkezli olmalı bu işler.. şu an disardayim
Ara
Cevapla
#29
(28-11-2015, 14:57)yusuf_omur Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ..farklı öneriler var aklımda... çok acayip..  Smile    

Hani şu acayip Smile  önerilerden biri benim de aklıma geldi.

Acaba diyorum, bunun startı; Türkiye Küçükler Şampiyonası, Türkiye Yıldızlar Şampiyonası, Türkiye Kupası, Emektarlar Türkiye Birinciliği gibi mevzuatı, izin onayı ve alt yapısı hazır yerlerde başlasa,
Ya da illere gelirsek, il birinciliklerinin bir parçası olarak illerde programa alınsa... Cool

Başka acayip Smile  öneriler de olabilir mi?
Ben ciddi bir şekilde bunu yazılı olarak önermeyi de düşünüyorum. Tabi bu satırların çan kulesi(!!) karşı çıkmazsa...

Önce size bir sorayım dedim.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#30
[size=medium] [/size]
[size=medium]Simultane tek kişinin veya birkaç kişinin üstesinden gelebileceği bir konu değildir. Bilgi ve tecrübeyle dolu olan ciddi bir ekibin işidir. Bu ekipte satranççı, organizatör, reklamcı, idari işleri halledici, yardımcı, vb. olmak üzere birçok kişi görev alır. Bu işi TSF de yapabilir, kulüpler de yapabilir ve hatta organizatör özelliği yeterli olan TSF den ve kulüplerden bağımsız bir kişi de ekibini toplayarak yapabilir.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Öneri söylenir, sunulur, anlatılır, geliştirilir. Öneriyi uygulayacak olan kişilerin ilk önce öneriyi benimsemesi, kabullenmesi gerekir. Şartları oluşturacak ve olgunlaştıracak olan öneriyi kabullenip uygulayacak olandır. Öneri kabullenilmediği sürece öneriyi sunan ne kadar yırtınsa da o öneri kadük olur, unutulur gider.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Öneriyi sevdik mi ? Sevdik. Güzel mi ? Güzel. Herkes hemfikir sanırım.[/size]
[size=medium]Önerinin uygulanmasını istiyor muyuz ? İstiyoruz. Herkes hemfikir sanırım.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Uygulansın dedikten sonra engelleri dile getirmek doğrudur. Elbette engeller dile getirilmeli ki onları ortadan kaldırmanın yolları aranmalı. Engeller yavaş yavaş veya hızlıca, teker teker veya topluca kaldırılabilir. Yeter ki insan istesin. Fakat mevcut engelleri simultanenin uygulanamayacağına gerekçe göstermek doğru değildir. [/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Öneriyi sevdik, uygulanmasını isteriz fakat uygulanamaz diyenin görüşünde bir eksiklik var.[/size]
[size=medium]Uygulanamaz, olmaz demek ne demek ?[/size]
[size=medium]İşte onu yorumluyorum aşağıda.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Bu arada, daha önceki yorumlarımdan gocunmaları ve yorumlarımdaki bazı cümlelerin kendi yorumlarındaki bazı cümlelere karşıt değil aksine açıklayıcı cümle olduğunu fark edemeyenleri doğal karşılıyorum.[/size]
[size=medium] [/size]
[color=#252525][size=medium]“[/size][/color][color=#252525][size=medium]İnsanların ön yargılarını parçalamak, bir atomu parçalamaktan daha zordur." demiş Einstein.[/size][/color]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Öneriye kapalı zihniyette ‘herşeyi ben bilirim’ vardır. Bu zihniyetin ‘herşeyin en doğrusunu ben bilirim’ önyargısını kırmak deveye hendek atlatmaktan zordur. Yanlışını, eksiğini zinhar kabul etmezler. Dışarıda çok güzel uygulamalar da olsa kabullenmeyip bildiklerini okurlar. İç dünyalarındaki doğrularla dışarıdan gelenler çeliştiği zaman farklılıklar derhal reddedilir.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Japonlarla Türklerin kürek yarışı hikayesini hatırlarsınız. Türkler ben bilirim ci ve tembel zihniyetle, müdür üzerine müdür atamalarına rağmen Japonları bir türlü geçemezler de 9 kişilik kürekçi takımındaki 8 müdür zavallı tek kürekçiyi suçlu sayarlar.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Alışılmışı devam ettirmek kolaylıktır, tembelliktir. Olumlu anlamda alışılmışın dışına çıkmak sorumluluk ve yük demektir. Yeni sıkıntılar demektir. Adapte olana kadar endişe vardır. Yeniyi uygulayamama korkusu vardır. Uygulayamayınca yalnız kalmaktan veya başarısızlıktan ürkenler olabilir. Bundan dolayı alışılmışı bırakıp yeniyi ve yeni sorumlulukları kabul etmek büyük cesaret ister.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Herşeyi ben bilirim ci zihniyet için kurallar, kurallar ve hep kurallar vardır. Ama bu kuralların birçoğu kendi beyninde oluşturduğu kurallardır. Yani bu zihniyet çoğu zaman kuraldan çok kuralcı kesilir iş yaparken. Esnek değildir. Bazen kaskatı engelleyicidir. Kuralsız, izinsiz toplum olmaz elbette. Fakat kurallar, izinler değişir, değiştirilir, kolaylaştırılır.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Birçok kişi hayatının değişik evrelerinde, değişik olaylar karşısında bu zihniyete bürünür. Bu kişi özel bir şirketin ceo su bile olsa bu zihniyeti sahiplenebilir, geçici de olsa.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Aynen böyle ; memleketimde bir iş yapılacağında derhal kurallar, düzenlemeler, imzalar, izinler kendini gösteriverir. Bunlar değiştirilmek istendiğinde ben bilirim ci zihniyet olmaz der. Yapılacak iş ikinci planda kalır. Bazen işi yapacak veya yaptıracak kişiler kurallar, düzenlemeler, izinler arasında o kadar kaybolur ki ne iş yapılacağını dahi unuturlar. Kürek yarışında olduğu gibi kürek çekmeyi unuturlar da güya işin yapılması için müdür üstüne müdür atarlar.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Simultanenin getirisini, götürüsünü görüşmek yerine kuralları, izinleri ön plana alacaksın ki onlarla boğuşurken asıl iş sekteye uğrasın. Kuralları, imzaları, izinleri ön plana alan kişi bunu bilmeden yapar. Çünkü zihnine kazınmıştır bu engelleyiciler. Asıl iş simultane kim vurduya gider bu arada.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Bir zamanlar iyisiyle kötüsüyle birçok iş yapan bir büyüğümüz “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz.” demişti de yerin dibine batırmıştık onu eleştiriyle. Günümüzde Anayasa delik deşik oluyor gıkımız çıkmıyor. Ne için söyledim bunu ? Kurallar, izin yönetmelikleri, düzenleme prosedürleri, vs., vs. değişkendir, sabit değildir. Zamana ve zemine göre bunları değiştirmek, kolaylaştırmak insanın elinde, kudretinde, dirayetinde, istemesindedir. İnsan gerçekten isterse her değişikliği yapar, yaptırabilir, engel sanılan her şeyin üstesinden gelebilir.[/size]
[size=medium]Ama atılması gereken ilk ve önemli adım her şeyin doğrusunu ben bilirim ci zihniyeti bir kenara bırakıp sorumluluk almaktır.[/size]



[size=medium]Yöneticiye not : Dün gece yazdığım yorum bir süre sahnede kaldıktan sonra silindi. Olabilir, silebilirsiniz. Ben de o yorumdaki bazı kavramları zihnimden sildim. Lütfen eski yorumumu tekrar gün yüzüne çıkarmayınız. Son ve geçerli yorumum yukarıdakidir.[/size]
[size=medium] [/size]
Ara
Cevapla
#31
[size=large][font=Segoe Print]Feti Bey'in konu hakkında tüm düşünce ve fikirlerine içtenlikle katılıyorum.[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]...[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Yazısı ve fikirleri benim yazdıklarımla kıyaslanınca yanlış algıya sebep olabilecek bazı konulara da açıklık getirmek isterim.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Şöyle ki;
[size=large][font=Segoe Print]1-  İzin konusunda izin alınacak makam ya da kurumu TSF olarak göstermedim. Bunun için zaten TSF den izin almaya gerek de yoktur.[/font][/size]

[/font][/size][size=large][font=Segoe Print]2- Bu simültane ya da benzer etkinliği siz İL TEMSİLCİLİĞİ YILLIK ETKİNLİK PROGRAMINDA belirtir, onay gelince de  uygularsınız. Bunda sorun yoktur.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]3- Yıllık Etkinlik Programının dışında bir etkinlik de olabilir. Ancak topluma yönelik gösteri niteliğinde olduğu için bu gösteriyi yapacağınız yer konusunda da önceden bu gösteri yeri için ilgili resmi kişi-kurumdan onay almak yerinde olacaktır.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]4- Bu etkinlik amatör bir etkinlik ise örneğin bir spor kulübünün tesislerinde yapılacak ise resmi izine  gerek bile kalmayacaktır. Burada ikili ilişkiler önemlidir.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]5- Halka açık alanlarda, örneğin alışveriş merkezlerinde, çay bahçelerinde düzenlenen bu etkinlik işyeri sahibinin etik izniyle de yapılabilir.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Ancak ilk öneride olduğu gibi,[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]6- Eğer bu etkinliği kişilerden katılımcılardan para toplayıp yapacaksanız eğer   bu durumda resmiyetin yanında mali konularda da yükümlülük altına girmektesiniz.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]7- Ama şu mümkündür:[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print] Bir spor kulübü bünyesindeki bir tesiste ya da antrenman salonu gözüken bir yerde kulübe bağış olarak para toplayabilir ve etkinliğinizi yapabilirsiniz.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Bu tip etkinliklerde dikkat edilecek bir konu vardır.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]İl temsilciliği yıllık programında olmasına rağmen eğer bir etkinliğe katılan katılımcılardan -Katılım Payı- toplarsanız eğer bu durumda da Spor İl Müdürlüğü size ve bu katılım ücreti toplanan etkinliğe bütçe ayırmıyor. Hakem ve personel ücreti ödemiyor.[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]Hatta katılım payı toplanan il birinciliklerinde birinci olarak TÜRKİYE ŞAMPİYONASI'NA giderken de yasal hakkınız olan harcırahınızı bile alamıyorsunuz. Bunun yaşanmış örnekleri vardır.[/font][/size]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#32
(30-11-2015, 20:00)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [size=large][font=Segoe Print]7- Ama şu mümkündür:[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print] Bir spor kulübü bünyesindeki bir tesiste ya da antrenman salonu gözüken bir yerde kulübe bağış olarak para toplayabilir ve etkinliğinizi yapabilirsiniz.
[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print](...)

[/font][/size][size=large][font=Segoe Print]İl temsilciliği yıllık programında olmasına rağmen eğer bir etkinliğe katılan katılımcılardan -Katılım Payı- toplarsanız eğer bu durumda da Spor İl Müdürlüğü size ve bu katılım ücreti toplanan etkinliğe bütçe ayırmıyor. Hakem ve personel ücreti ödemiyor.[/font][/size]
[size=large][font=Segoe Print]
Hatta katılım payı toplanan il birinciliklerinde birinci olarak TÜRKİYE ŞAMPİYONASI'NA giderken de yasal hakkınız olan harcırahınızı bile alamıyorsunuz. Bunun yaşanmış örnekleri vardır.[/font][/size]

İşte bunun için yıllardır İl Temsilcilikleri sunidir, sadece satrancın gelişimine engel olur, doğru olan "dernekleri ve kulüpleri güçlendirmektir" diyoruz.

Pardon sadece ben diyorum  Smile

Sayılabilecek ve sayılan tüm engeller maliyet ve bürokrasi; Türkiye'de satrancın memurizm üzerine kurulması yüzündendir.

Burada önerilenleri yurtdışında herhangi bir satranç derneği ortalama ayda bir, çoğu haftada bir yapıyor.

Ancak bizde öncelik simültane yapmadan önce, il temsilcisinin ve TSF bürokrasinin gönlünü yapmak olduğundan basit çözümlere kırk takla attırıyoruz. 

Yıkın kardeşim şu bürokrasiyi. Bugün TSF kapatılsa, insanlar daha çok turnuva oynayacak, daha çok simültane görecek, daha çok ödül alabilecekler.
Ara
Cevapla
#33
[size=medium]Satranççının birçok sorunu var. Sorunların en başındaki ve en büyüğü bürokrasidir. Küçük veya büyük, ana veya tali sorunların hepsi ayrı ayrı ele alınmalı, çözülme yolları ayrı ayrı aranmalı. ‘Satranççının ana sorunları çözülmüyor bundan dolayı simultane gereksizdir.’ düşüncesi eksik düşüncedir. Küçük de olsa bazı sorunlar çözülebilirse biraz da olsa satranççı rahat nefes alabilir. Bu noktada ‘Ana sorun çözülmüyor, ana soruna yönelmeniz gerekirken tali işlerle meşgul olmanız yanlıştır.’ düşüncesi yanlıştır. Zararlar ne kadar azaltılırsa o kadar rahat nefes alabiliriz.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Simultane oyun satranççının para kazanma yollarından birisidir. Dünyada bunun örnekleri çoktur. Simultane yolu açılırsa, hepsi olmasa da bazı ustalarımız, çok olmasa da biraz para kazanabilirler. Ustalarımız simultaneyi haklı olarak para kazanmak için oynayabilecekleri gibi, mali durumu iyi olanların seve seve parasız oynayacaklarından da eminim.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Simultane oyun satranç kültürünün önemli kilometre taşlarından ve önemli figürlerinden biridir. Dolayısıyla simultane oyun ustalarımızı asıl disiplinlerinden uzaklaştırmaz. Bir başka açıdan bakıldığında, simultane oyun ustalarımızın satranç toplumuna karşı görevlerindendir.[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Aşağıda satranç dünyasının önde gelenlerinin bazı fotoğrafları ve filmleri yer almaktadır.[/size]
[size=medium]Bunlar gibi dünyadaki başka ustalar simultaneden para kazanabildikleri gibi, simultaneyi asıl disiplinlerinden uzaklaşma olarak görmemektedirler. Magnus Carlsen asıl disiplinden uzaklaşma olarak görseydi, günlük çalışmalarının yanı sıra saatler boyunca süren simultane oynar mıydı ?[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Son olarak ; satranç dünyamızın kenar mahallelerinden biri olarak simultane için belki de anlamsız ve içi boş yazılar yazmaktayım. Çünkü esas aktör olan ustalarımızın görüşlerini öğrenme fırsatım olmadı. Sizler, satranç dünyamızın merkezinde olanlar, ustalarımızla görüşüp, anket yapıp sonuçları yayınlarsanız veya bu konuda görüşenler varsa ve ustalarımızın görüşlerini bildirirlerse çok memnun olurum.[/size]


[size=medium]      [/size]

   

   

[size=medium] [/size]
[size=medium]Kasparov simul ve diğerleri ![/size]
[size=medium]https://www.youtube.com/watch?v=lsG7sdF4X8k[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium]Anand simul ve diğerleri ![/size]
[size=medium]https://www.youtube.com/watch?v=h9qHZ2deWPc[/size]
[size=medium] [/size]
[size=medium] [/size]
Ara
Cevapla
#34
(30-11-2015, 22:10)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: İşte bunun için yıllardır İl Temsilcilikleri sunidir, sadece satrancın gelişimine engel olur, doğru olan "dernekleri ve kulüpleri güçlendirmektir" diyoruz.
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Güzel, ama…[/font][/size]
[/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Neye rağmen? Bunu da cevaplayın. [/font][/size][/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Ben buna karşı değilim. Dernek ve kulüpler il temsilciliklerinden önce vardı, hala da var. Siz bu ülkede birkaç dernek ve vakıf(??) hariç olmak üzere dernek faaliyetlerinde teşvik edici politika sergileyen bir üst anlayış gördünüz mü? Siz siyasi iktidara bağlı olan bakanlığa ve yine ona bağlı bir genel müdürlüğe bağlısınız.[/font][/size][/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Hangi iktidarın hangi politikası buna izin verdi ki? [/font][/size][/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Faaliyetlerinden dolayı kapatılan yüzlerce dernek varken…[/font][/size][/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Konu dışı değil ama yine de açıkça belirmeliyim! Böyle bir iktidar sadece Bülent ECEVİT zamanında oluşmaya başlamıştı. Ama malum ortağı “hayır-cı” zihniyet bunun da filizlenmesine izin vermedi.[/font][/size][/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Dernekler öncelikli olarak üyelerinin maddi katkılarıyla ayakta durabilen kuruluşlardır. Ek gelirlere de her zaman ihtiyaç duymuşlardır. En güçlüsü (İSD) varlığını bugün devam ettirebiliyorsa bunda üye katkılarının, güçlü taleplerin, sahiplenilmesinin ve etkinliklerinin sürekliliğinin etkisi vardır. Diğerleri ise çoktan kurucularıyla ve üyeleriyle birlikte aramızdan ayrıldılar. TSF bugün sayıları 30 civarındaki satranç kulübü-merkezine ancak sponsor desteği ile sembolik nakit yardımı yapabilmektedir. Bunun sürekli olup olmadığını bile bilmiyorum. [/font][/size][/color]



Pardon sadece ben diyorum  Smile

Sayılabilecek ve sayılan tüm engeller maliyet ve bürokrasi; Türkiye'de satrancın memurizm üzerine kurulması yüzündendir.

Burada önerilenleri yurtdışında herhangi bir satranç derneği ortalama ayda bir, çoğu haftada bir yapıyor.

[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Yurt dışında derken, buna izin veren çağdaş sistemlerden bahsediyorsunuz. Biz her zaman Türkiye’de yaşadık ve yaşıyoruz. Siz ara sıra da olsa çağdaş ülkeleri geziyor ve farkı da görüyorsunuz. Bunu istemek de elbette en doğal hakkınız.[/font][/size][/color]




Ancak bizde öncelik simültane yapmadan önce, il temsilcisinin ve TSF bürokrasinin gönlünü yapmak olduğundan basit çözümlere kırk takla attırıyoruz. 

[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Hayır! Bunu mu söyledim ben şimdi?[/font][/size]
[/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]İl temsilcisine nezaketen de bilgi verip bir kulüp ya da dernekte düzenleme yapabilirsiniz. Resmi izne gerek mi var? TSF için de durum aynıdır. Resmi izne hiç gerek yok ki… Düzenleyeceğiniz bir etkinliğe il temsilcisini, spor il müdürünü, TSF DEN bir başkanı bir üyeyi nezaketen davet edersiniz. Bu bile şart değil aslında.[/font][/size][/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Ama resmi izin ne zaman gereklidir? İşin içine para girdiği zaman… Bu yasal bir bağlayıcılık getirmektedir.[/font][/size][/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print] Ben izin konusunu sadece para karşılığı yapılacak etkinlikler için kullandım.[/font][/size][/color]



Yıkın kardeşim şu bürokrasiyi. Bugün TSF kapatılsa, insanlar daha çok turnuva oynayacak, daha çok simültane görecek, daha çok ödül alabilecekler.

[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Şimdi politik bir konudasınız. O halde hep beraber yıkalım! Bürokrasiyi yıkmak buraya yazacak kadar düşünsel olarak çok basit olabilir. Ama hayatın içinde( Cool ) bu ne kadar gerçekçidir?[/font][/size]
[/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Bürokrasi…[/font][/size][/color]
[color=#3333ff][size=large][font=Segoe Print]Sadece sporda da değil! Hayatımızın her aşamasında karşımızda değil mi? Yıkın derken tavandan mı, tabandan mı yıkılmasını istiyorsunuz. Tavandan ise ilişkiler kullanılarak yasa ile olur. Tabandan ise birleşme ve düzenlemenin uygulamasıyla olur ki, bugün yine de örnekleri vardır.


Saygı ve selamlarımla...[/font][/size][/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#35
Dernek ve kulüp yapılarına istemeden övgü düzerken bu konunun dışına çıkmak istemiyorum ama bu konuyla ilgili.

Şöyle özetleyeyim. Satrancın hedefi oyundur. Yani hepimiz, seveni, yöneticisi, siyasetçisi veya muhalifi öncelikle oyunu yaşatmak üzerine çözüm üretmeliyiz. Oyun da (yani satranç sporu) oyuncuyu - sporcuyu- zorunlu kılar.

Bu tartışmanın ana konusu olan çoğul satranç gösterileri de bu oyunun parçası. Ben bunu temel bir gelir kaynağı olarak görmek istemiyorum, bence bir ustanın temel gelir kaynağı spor olmadı, bunun temaşasından gelecek kaynak değil ama bu ayrı bir nüans.

Derneklere dönersek, benim garipsediğim tüm dünyada bu konuda uygulanan ve nedense hiç tartışılmayan bir model var. Sporlar hangi branş olursa olsun, kulüp çatıları altında gelişir. Hüseyin Bolt'un, Justin Gatlin'in, Tİm Duncan'ın veya dünya jimnastik şampiyonunun da bağlı olduğu bir kulüp var.

Yani bir yerlerde de yazdım, İsveç'te faal 300 satranç derneği var. Her oyuncu bir derneğe (kulübe) kayıtlı olmak zorunda. Bu o kadar sağlıklı bir sistem ki mesela bu forumlarda tartıştığımız onlarca küçük meselenin doğal çözümü.

Mesela şikeye çözüm. Oyun sırasında ahlak dışı davranışa çözüm. Haksız yararlanma ile hileli maç kazanmaya çözüm. Neden? Çünkü oyuncu bir kulübe kayıtlı olduğunda, onun yaptığı hukuk dışı eylemden dolayı kulübü de ceza alıyor ve bir şekilde kötü yola tevessül den oyuncu kulüp bulamıyor. Bir tür doğal koruma.

Diğer yandan kulüpler veya dernekler oyuncuların sürekli bir araya gelebileceği bir ocak gibi. Kıdemli usta oyunculardan terbiye, oturup kalkma, nezaket, rakibin elini sıkma gibi basit ama tahtada öğretilemez kavramları görüyorlar. Ulf Andersson ile aynı masada analiz yapan küçük bir çocuğun bu oyuna saygısı veya bağlılığı ile, bir İl Temsilcisinin yılda bir Esenler Otogarı'nın arkasında yapmayı başaracağı turnuvaya katılan çocuğun durumu aynı değildir tahmin ediyorum.

Buradan devlete ve federasyona gidersek, tüm dünyada spot federasyonları 3 ana iş için var edilir: İlki oyunu yaşatmak ve yaymak, ikincisi kaynak bulmak, üçüncüsü de denetlemektir.

Yani tüm dünyada sistem "sen açabildiğin kadar kulüp aç, ben sana kaynak bulurum ama seni denetlerim" şeklindedir. Bu nedenle mesela İsveç Federasyonu 10 yönetici ile yönetilir. Sistem oyun ve oyuncu için kurgulanmıştır çünkü.

Bizde ise sistem memur için kurgulanmıştır ve bu konuda dünyada tek örneğiz. 22 veya 23 kurul var (evet Windows daha az güncelleme yapıyor veya TOKİ daha az inşaat dikiyor Cool TSF'ye 2 hafta girmediğinizde kurul sayısı artıyor. Yazın 18 falandı).

Şimdi İl temsilcisi bizzat herhangi bir satranç aktivitesinin önünde doğal bariyer. Şu tartışmadaki simültane fikri örneğin nasıl hayata geçirilecek? Türkiye dışında çok kolay, zaten Nurkut bey de muhtemelen buna şaşırıyor.

Bir dernek bir ustayı çağırır, günü kararlaştırılar, dernek bunu web sitesinde ve panosunda ilan eder, masalar ayarlanır ve Cumartesi öğlen aktivite başlar, 4 saat sonra biter. Fotoğraflar çekilir, oyuncuya ücreti verilir, kalan gelir derneğin olur, herkes evine gider.

Bizde nasıl oluyor peki?

Sorun da bu işte. Bu kadar basit birşeyi kimse bilmiyor. Siz TSF izninden bahsediyorsunuz, bana göre maliye var, organizatöre sorsak yer bulma sorunundan söz edecek.

Neden? Çünkü sistem Barış Esen'i değil, adını bilmediğimiz bir İl Temsilcisini yaşatmak üzere kurulmuş durumda.

Ben ısrarla yazacağım. Amsterdam'da, San Petersburg'ta, NewYork'ta, Bombay'da, Pekin'de, Moskova'da hülasa gelişmiş hiçbir spor ve satranç aleminde İl temsilcisi diye bir kavram yoktur.

Mesela bu sene İstanbul'daki tek ciddi turnuva bu senenin son haftasında, Esenler Otogarı'nın arkasında yapılacak. Eğer bahsettiğim sistem kabul görmüş olsa (ki bu sistem 2000 yılı öncesi vardı, sonrasında satranç dışındaki unsurların satrancı işgal etmesi ile bürokrasi sistemi ele geçirdi), İstanbul'da 5 dernek olurdu. Biri Bakırköy'de, diğeri Kartal'da, biri Kadıköy'de, biri Şişli'de diğeri de mesela Avcılar'da İl Birinciliği seçmelerini yapardı, sonra en büyük dernekte 10 oyunculu döner turnuva izlerdik.

1 yerine 6 turnuva, herkese kolay ulaşım, daha geniş zamana yayılmış turnuvalar.

Yani bilmiyorum daha nasıl anlatabilirim  Smile?
Ara
Cevapla
#36
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Sayın Feti’nin buraya taşımış olduğu fikirler ve görseller son derece yerindedir. Kendisine teşekkür ederim.[/font][/size][/color]

[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Fotoğraflara bakınca içinde görünenler çok önemlidir. Asıl yol gösterici olan da budur sanırım.[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Ne var fotoğraflarda?[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Geniş bir alan, ya da salon var.[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Simultaneyi veren sporcu, izleyiciler, katılımcılar, basın…[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Kurulu bir düzen![/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Gözükmeyenler; fikir babaları, destekçileri, belki reklam ajansları, özel kuruluşlar, kişiler, sponsorlar…[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Ben hiç birinin de resmi ya da yasal izinle falan olduğunu sanmıyorum![/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Bir kişinin ya da kuruluşun fikirsel öncülüğünde ortaya çıkıp devam eden bir geleneksel bir şölen… Bu ülkemizde olabilir mi?[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Aslında geçmişte de olmadı mı?[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]V. IVANCHUK, G.KASPAROV, A. KARPOV gelmediler mi?
[/font][/size][/color]

[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Sonuçları açısından bir anıyı paylaşmak isterim.[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Doksanlı yılların ortasında (1996-1998 arası) İSTANBUL BAHÇEŞEHİR KOLEJİ’NİN satranç salonunun açılış törenine A. KARPOV davetliydi. Ben de ailemle ve o yıllarda 4-5 yaşlarında olan kızımla gittim. Simültane de yer almak istedim ama kontenjan çoktan dolmuştu. İzledim sessizce. Çıkışta hiç olmazsa kızımla KARPOV’U yan yana fotoğraf çektireyim dedim. Adam poz verdi kızımla. Makinamın onlarca fotoğraf çektikten sonra pilinin biteceği tuttu. Fakat KARPOV bunu fark ederek son derece nazik bir tavırla Güneş Damla’nın başını okşadı ve yanımızdan ayrıldı…[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print] Çekemedim o anı.[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Kızım için çok mutlu ve değerli bir andı o. Satranç sevgisi ve heyecanı oluştu o anda, bu gün bile en değerli anısı oldu.
[/font][/size][/color]

[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Peki, ne kazandı?[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Satranca başladı ve kısa süre sonra yaşının il birincisi, sonra da bir ilk ve son kez Türkiye beşinciliği, ardından da Ulusal Takım Kampları… O çoğul gösterinin kişilik gelişimine çok önemli bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Benzer kazanımlar mutlaka başkalarının hikayelerinde de yaşanmıştır.
[/font][/size][/color]

[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Bu örneği vermemin sebebi de bir çoğul gösterinin bireysel ve kurumsal sonuçlarını ortaya koymaktır.[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]BAHÇEŞEHİR KOLEJİ güçlü bir kuruluş. Satranç anlayışını o günden bu güne başarıyla koruyor. İlimizde buna tanıklık yapmaktayım.
[/font][/size][/color]

[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]…
[/font][/size][/color]

[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Ülkemizde bu etkinliklerin nasıl gerçekleşebileceğini konuşmak gerek. Konu başlığının en önemli kazanımı budur! TSF ile ya da TSF olmadan.

 Burada kişilerden yani çoğul gösteriye katılacaklardan para toplarsanız, bence büyük ihtimalle söz konusu yasal ve mali yükümlülükler devreye girecektir.[/font][/size][/color]

[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Ama sponsor aracılığıyla bunu yaparsanız, burada sorun göremiyorum.[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Bunun öncülüğünü kulüpler ya da satranç dernekleri-merkezleri yapmalıdır. İl temsilcisi olsa da olur olmasa da… Açıkçası buna zaman ayıracak ve gerekli bağlantıları sağlayabilecek çok az il temsilcisi olduğunu düşünüyorum.
[/font][/size][/color]

[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Bu konudaki her bir öneriyi buradan desteklediğimi ve ayrıca da yazılı olarak ileteceğimi belirtmek isterim.[/font][/size][/color]
[color=#8064a2][size=medium][font=Segoe Print]Saygı ve selamlarımla…[/font][/size][/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#37
(01-12-2015, 10:26)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Yani bilmiyorum daha nasıl anlatabilirim  Smile?

Anlatmışsınız işte.

Ben de diyorum ki, bu anlattığınız sistem zaten devam edebilir. Edemez mi, etmiyor mu?
Çok az yerde de olsa, bir yerde de olsa var.

Mesela verdiğiniz örnek;

"Bir dernek bir ustayı çağırır, günü kararlaştırılar, dernek bunu web sitesinde ve panosunda ilan eder, masalar ayarlanır ve Cumartesi öğlen aktivite başlar, 4 saat sonra biter. Fotoğraflar çekilir, oyuncuya ücreti verilir, kalan gelir derneğin olur, herkes evine gider."

Evet! Buna kim engel ki?
Bu örneğinize benzer örneği vermedim mi?

Onca satranç merkezi de var.

Örneğinizi genişletelim.
Dernek ya da kulüp, bağış alabilir değil mi? Vergiden de muaf. Katılımcılardan para makbuzu karşılığında bağış toplanır. Bunun kararını da alırsınız defterinizde. Çünkü dernek ya da spor kulübüsünüz. Bu durumda simültane verecek ustaya da pay verirsiniz. Bu pay küçük olacaktır belki, beklentiyi karşılamayabilir.

Ama eğer sponsorunuz varsa iş değişir o zaman değil mi? Neden sponsor bulunamaz ki? Yazın bu konuda bi kurul da bunun üzerine kuruldu zaten.

Ben söz konusu bir  -x- derneğin bu konuda TSF'ye proje ya da sponsorluk kuruluna bir çalışma ile ulaşmasını öneririm. Sponsor desteği için.
 Bu konuda her halde bir olumlu-olumsuz cevap ya da sonuç gözükür ve burada paylaşılır, tartışılır.

Ben bu etkinliğin TSF den izin alınmadan da yapılabileceğini düşünüyor ve zaten belirtiyorum.
Bunun yollarını burada açıkladık. Örneklerini de verdik.

İzmir de son yıllarda otomatiğe bağlanmış turnuvalar oluyor. You Tube den, Facebook tan izliyoruz. Simültaneler de bunun bir parçası olabilir.

Talep oluşturmak ta uygulamak ta bu işi yapmak isteyen uygulayıcılara kalıyor.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#38
(01-12-2015, 10:26)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Ben ısrarla yazacağım. Amsterdam'da, San Petersburg'ta, NewYork'ta, Bombay'da, Pekin'de, Moskova'da hülasa gelişmiş hiçbir spor ve satranç aleminde İl temsilcisi diye bir kavram yoktur.

İl temsilcilerin ana görevi ilindeki sporcular ile federasyonu arasındaki ilişkiyi kurmak, sağlamaktır. Bu yüzden kaldırılması oldukça zordur, zaten bu makamı yok etseniz de mutlaka bulunduğu vilayet ile federasyonu arasındaki ilişkiyi sağlayacak başka birine, başka birime ihtiyaç olacaktır. İsim değiştirmiş haliyle karşımıza tekrar çıkacaktır.

İl temsilciliklerini kaldırmak yerine yetkilerini kulüplere, dernekler verebiliriz. Mesela 2016 Balıkesir Satranç İl Birinciliği turnuvasını benim kulübüm Balıkesir Zeka ve Zihin Sporları kulübü (Kısaca ZESDER) yapabilir. 2017'de ise başka bir kulübümüz mesela Altıeylül Belediye Spor Kulübü yapabilir. 

Ben 20 yıla yakın bu işin içindeydim, temsilci yardımcılığı ve uzun süre bizzat il temsilciliği yaptım. Ne olup olmadığını çok iyi biliyorum, maalesef il temsilcilikleri var olmak zorundadır. Tıpkı bahsettiğiniz "memuriyet" kavramından dolayı.. 

Olsun! var olsunlar, ama turnuvaların düzenlenmesi bizlerde, yani kulüplerde derneklerde olsun. 

Bence esas sorun burada, yetki kavramındadır .. Temsilcilerde, temsilciliklerde değildir.
[font=Trebuchet MS]ZESDER Balıkesir Zekâ ve Zihin Sporları Kulübü[/font]
Cevapla
#39
(01-12-2015, 13:59)Naci Erdem Nickli Kullanıcıdan Alıntı: İl temsilciliklerini kaldırmak yerine yetkilerini kulüplere, dernekler verebiliriz.

Naci beyciğim, bu kaldırmak olmuyor mu o zaman?

Ben diyorum ki TSF (devlet) dernekleri desteklesin. Vergi muafiyeti sağlasın. Mesela o derneğe kayıtlı oyuncu FM olunca bir teşvik versin, IM ve GM olunca daha fazla teşvik versin. Kira konusunda bütçe desteği sağlasın. Sonra denetlesin. Bu kadar basit.

Derneklerin kira sorunu olmazsa, aidat, turnuva geliri ve oyuncu yetiştirme bedeli üzerinden elde edeceği gelirler onu çevirir. Araya kurslar, antrenmanlar, çoğul gösteriler serpiştirilir. Yani bu Manhattan'da falan böyle, 1985 yılında İzmir'de ve İstanbul'da da böyleydi.

Ha buna karşılık TSF sadece denetleme konumunda olacağı için 23 kurul yerini 7-8 zorunlu kurula bırakacaktır.  Bu da en fazla 10-15 çalışan demek olur. Bunun için bu istenmiyor. Zira il ve ilçe temsilcileri hariç TSF merkezi şu anda 100 kişinin üzerinde. Karşılığında bir uluslararası turnuva yapamayıp, bir dergi çıkartamıyor. 

Biz satranççılar bu otobüste ayaktaki yolcuyuz, "ön sıraların satranç malullerine ve oy verecek delegeye tahsis edilmesi rica olunur" durumu bu Dodgy

dipnot: Folklorla ilgilensek ne olacaktı? Mesela satrancın yerine folkloru, simültanenin yerine "halk oyunları gösterilerini" koyun.

Normalde halk oyunu gösterisi yapmak için halk oyunları derneğine gideriz. Hangimizin aklına "İstanbul Folklor İl Temsilcisini" veya "Bursa Kılıç Kalkan İl Temsilcisini" aramak gelir? Böyle söyleyince çok gülünç oluyor hatta. 

Ama sözkonusu satranç olunca, 15-20 yıldır oluşturulmuş bu tabu özgür düşünmemize izin vermiyor. Ve ben artık oturarak seyahat etmek istiyorum  Smile
Ara
Cevapla
#40
Bu bölüm yine giderek uzuyor.Bu uzamanın yararı olmayacağı bellidir.Çok uzayan yazıların bizi nasıl amacımızdan uzaklaştırdığını ve ne kadar kötü bir pozisyona düşürdüğünü yakın zaman önce gördük.Bununla birlikte somut öneri varsa gerçekleştirmek için çaba gösterelim.Hangi ilde simultane gösteri yapılmasını düşünüyorsanız bunu yazınız!Hangi yerli GM veya IM tarafından verilmesini istiyorsanız bunu da bildirmeniz mümkündür.Bu ortamda hiç kimse "Simultane Sağlığa zararlıdır"demez.Ama "ustalarımıza da yararı olur"gibi fikirler öne sürülürse buna tepki verenler olur!Simultane gösterinin usta oyuncuya sağlayacağı yarar çok azdır!Katılanlara sağlayacağı yarar da azdır.Simultane gösteriyi birçok hastalığa iyi gelen bir ilaç gibi göstermeyelim!Yine zaman kaybediyoruz!Yine Türk Satrancının gelişmesini istemeyenleri keyiflendiriyoruz.Hangi illerde ve hangi yerli ustaların simultane gösteri yapmasını istiyorsanız burada yazınız.Ben sizin adınıza isteğinizi Federasyona ileteceğim.İsteğinizin gerçekleşmesi için aracı olacağım.Burada somut öneri yapmadan yazı yazmak Gökyüzünde bulutlara yazmaktır."Piramidin tepesine yararlı olalım" şeklindeki düşünceleri ise tebessüm ederek karşılıyorum.Piramidin tepesi Federasyonun yakın denetimi altındadır.Siz iyilik yapmak istiyorsanız Piramidin ortasına ve tabanına bakınız!Eğer Piramidin ortasını konuşmamakta kararlı iseniz yazacaklarınızın Satranç toplumuna yararı olmayacaktır!
Ateş Ülker
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi